Acaba… ?” : Performans Kaygısı Ve Başarısızlık Korkusu

    İş yaşamında, belirli bir işi yaparken hissedilen performans kaygısının ve başarısızlık korkusunun o işle / iş ortamıyla ilgili birtakım özelliklerin yanı sıra temelde bireyin kendisine ilişkin algı ve tutumlarından kaynaklandığı bir gerçektir. Bu açıdan bakıldığında, sadece iş yaşamında değil gündelik yaşamın birçok alanında belirli bir sonuca ulaşma konusunda duyulan performans kaygısının ve başarısızlık korkusunun insanların kendileri hakkındaki düşüncelerinin (kendilik), kendilerine duydukları saygının (kendilik saygısı) ve kendilerini belirli bir işi yapmakta/başarılı olmakta ne derece yetkin/yeterli hissettiklerinin (kendilik yeterliliği) bir sonucu olduğunu söylemek mümkündür.

   Kendilik ya da benlik, kısaca, insanın “ben kimim” sorusuna verdiği yanıtları kapsar. Kendilik saygısı ise, bireyin, sahip olduğu bu özellikleri nasıl gördüğünü ve değerlendirdiğini ifade eder. Kendilik saygısının iki temel boyuttaki deneyimlere dayandığı söylenebilir:
•    Bireyin, özellikle yaşamının ilk yıllarında edindiği tüm deneyimler (Özellikle ailesi ve sosyal çevresi tarafından ne oranda onaylanıp onaylanmadığı, kabul görüp görmediği, değer verilip verilmediği ya da desteklenip desteklenmediğine ilişkin yaşadığı tüm olaylar).
•    Bireyin o ana kadarki elde ettiği statü ve pozisyonunu da kapsayacak biçimde yaşadığı tüm başarı ya da başarısızlıklar.
Kendilik saygısı, bir anlamda, kendiliğin duygusal olarak değerlendirmesidir. “Olduğunuzu düşündüğünüz insanı beğeniyor musunuz ?” sorusuna verilen yanıt o bireyin kendisine duyduğu saygıyı; başka bir deyişle düşük ya da yüksek saygıya sahip olmasını ifade etmektedir. Peki kendine duyduğu saygı düşük ya da yüksek olan bireyler gerek gündelik yaşamlarında gerekse iş yaşamlarında ne tür davranışlar sergilerler ?
Kendilik saygısı düşük bireyler;
•    Olumsuz duygulanımlar (öfke, suçluluk, üzüntü, yoğun kaygı gibi) yaşamaya eğilimlidirler ve belirli bir iş konusundaki başarısızlık hayali bile bu tür olumsuz duygulanımların tetiklenmesine neden olur
•    Olumsuz geribildirimlere karşı aşırı duyarlılık ve pasif davranma (hiçbir aktif ve yapıcı çözüm arayışında bulunmama) eğilimi görülür. Bu tür geribildirimler, geçmişteki hataları ve zayıflıkları da hatırlatması açısından önemlidir
•    Sürekli olarak geçmişteki başarısızlıklarına odaklanırlar
•    İhtiyaç duyduklarında başkalarından yardım istemezler (yetersiz algılanma korkusu nedeniyle)
•    Başarısızlık beklentisi nedeniyle eyleme geçmezler (“Zaten…beceremedim. Neden bir kez daha deneyeyim ki !”)
•    Belirli bir konuda başarılı olduklarında yaşadıkları mutluluk kısa sürelidir
•    Engellenmelere gösterdikleri tolerans düşüktür
•    Depresyon, yeme bozuklukları, yakın ilişki kurma ve sürdürmede zorlanma, alkol, madde ve ilaç kötüye kullanımı, intihar eğilimi ya da girişimi gibi psikolojik sorunlar yaşamaya eğilimlidirler
•    Motivasyon ve üretkenlik genellikle düşüktür
•    Belirli bir konuda yaratıcı olmak için yeterince çaba göstermezler
•    Belirli bir işi yaparken kendileriyle ilgili beklentilerden çok etkilenirler. Başarılı olup olmadıklarına ilişkin olarak çevrelerinden gelen geribildirim ya da uyarı/ yönergelere duyarlılık gösterirler. İş tamamlandıktan sonra ortaya çıkan ürünün kalitesi ya da bekleneni verip vermediği konusunda da kötümser bir yaklaşım sergilerler
•    “Attıkları adımların” (girişimlerinin) doğruluğu hakkında belirsizlik yaşarlar; bununla başa çıkmak için de diğer insanlarla sosyal karşılaştırmalar yaparlar (“O da aynı/benzer durumda…O…bir zarara uğramadığına göre…” gibi)
•    İnsanlardan olumlu geribildirim alma konusunda bağımlılık gösterirler (özellikle sosyal onay alma ihtiyacı)
Kendilik saygısı yüksek bireyler ise;
•    Bir başarısızlık durumunda, yaşamlarının başka alanlarında başarılı olduklarını düşünerek o anki gerilim-stresle baş etmeye çalışırlar (“Kimse benim kadar iyi tenis oynayamaz / yüzemez” gibi) ya da kendilik saygısı düşük bireylerin aksine, aktif ve yapıcı bir biçimde çözüm arayışına girerler (“Nasıl olur da / Ne yaparım da …bir daha tekrarlanmaz” gibi)
•    Geçmişteki hatalar ya da başarısızlıklar yerine geleceğe odaklanırlar
•    Kayıpları birer başarısızlık olarak değil birer gelişim ve öğrenme fırsatı olarak değerlendirirler
•    Sorunlarla ve hayal kırıklıklarıyla başa çıkabilme potansiyeline sahiptirler
•    İnsanlara kendilerini / yeteneklerini geliştirebilmeleri şansı tanırlar ya da başarılı olabilmeleri için onlara destek olurlar
•    İnsanları oldukları gibi kabullenirler (“Öteki”ne saygı)
•    Kararlarını kendi doğru ya da yanlışlarına göre verirler. Kendilerini, başkalarının kendileriyle ilgili özellikle de kişisel-sosyal olarak uygun olmayan beklentilerine her durum ve koşul altında karşılık vermek / tatmin etmek zorunda hissetmezler
•    Kendilerine yönelik olumlu algıları / tutumları yaşanması muhtemel olumsuz duygulanımlara karşı bir güvenlik duvarı gibi işlev görür
•    Başarısızlıkları genellikle dışsal koşullara (şans, hava durumu ya da ekonomik kriz gibi) atfederler
•    Her zaman yüksek performans göstermeye odaklanırlar. Bununla birlikte, performans olumsuz geribildirimlere rağmen düşmemekle birlikte artma eğilimi bile gösterebilir
•    Kendilerine belirgin hedefler koyarlar ve bu hedeflere ulaşmak için de yoğun çaba sarfederler
•    Kendine duyulan saygının artması beraberinde kendini belirli bir işi başarıyla tamamlama konusunda yetkin / yeterli hissetmeyi de (kendilik yeterliliği) getirir
•    Gerçekçi bir “çaba ð performans” beklentisine sahiptirler (“Eğer…gece/ay çalışırsam…projesini tamamlayabilirim” gibi)
•    Gereksinimlerine ve yeteneklerine uygun olduğunu düşündükleri işleri seçme eğilimindedirler
•    Rol belirsizliği ya da rol çatışması gibi stres kaynaklarından kendilik saygısı düşük bireylerden daha az oranda etkilenirler
    Belirli bir görevin etkili ve başarılı bir biçimde gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceğine ilişkin algıları / beklentileri / yargılarını ifade eden kendilik yeterliliği ise a) bireyin yaşamı boyunca yaptığı çeşitli tercihlerini, b) belirli bir konuda nekadar çaba göstereceğini ve c) belirli bir durum / görevle ilgili zorluklara ya da stresli durumlara ne oranda katlanacağını belirler. Bununla birlikte, bireyin kendilik yeterliliğine ilişkin algılarının, meslek seçimini, kariyer planını, belirli bir konudaki motivasyonunu, belirli bir noktada yaşadığı stres düzeyini, potansiyel tehlikelerle başa çıkıp çıkamayacağına ilişkin algılarını, yaşamına yönelik hedef seçimini ve bu hedefe(lere) olan bağlılığını belirlediği de söylenebilir.
Bireyin herhangi bir işi yapma konusunda kendisini yeterli olarak algılamasını (yüksek kendilik yeterliliği) ya da algılamamasını (düşük kendilik yeterliliği) sağlayan 4 temel etken vardır:
•    Kişisel Performans/Başarı Algısı: Bireyin kendisiyle ilgili genelleşmiş bir algısını ifade eder. Yaşam süreci içerisinde hangi konuda olursa olsun ulaşılan başarılar bu algıyı güçlendirirken başarısızlıklar ise zayıflatır. Bireyin performansıyla ilgili kişisel inançları/yanlılıkları, görevin özellikleri (güçlüğü, karmaşıklığı, riski ya da tehlikeleri), sergilenmesi gerektiği düşünülen tahmini çaba miktarı ya da gerektiğinde alınabileceği düşünülen yardım miktarı gibi faktörler bireyin performans algısını etkilemektedir.
•    Başkalarını Model Alma: Başkalarının yapabildiğini görmek bireyde kendisinin de aynı işi yapabileceği / benzer performansı yakalayabileceği izlenimini uyandırır. Bu noktada, model alınan kişiyle olan kişisel yakınlık, benzer meslekten olmak, yapılan işin / görevlerin benzerliği ya da benzer tutumlara-özelliklere sahip olmak (aynı etnik köken ya da sosyo-ekonomik düzey vb.) gibi faktörler bireyin kendisini yeterli hissedip hissetmemesinde önemli birer etken olur
•    Sosyal Onay: Birey için özellikle de önemli / saygın olan ve o konuda uzman olarak algıladığı kişilerden o işi yapma konusunda başarılı olacağına dair sosyal onay almak yeterlilik hissinin uyanmasında aktif bir rol oynar. Model alınan kişilerin birey açısından önemi, değeri, saygınlığı, alanında uzmanlığı, model alınan birden fazla insanın bireye verdiği geribildirimler arasındaki tutarlılık ya da çelişki gibi faktörler de model alma sürecinde etkili olan faktörlerdir.
•    Fiziksel / Duygusal Durum: Bir işi yaparken yaşanan stres ya da ağrı-acı birey tarafından o işin başarılamayacağının birer işareti olarak algılanır. Bireyin o anlarda yaşadığı bedensel tepkiler/şikayetler, bu tepkileri nasıl algıladığı/neye dayandırdığı ya da yaşadığı ağrının türü/şiddeti gibi faktörler kendini yeterli ya da değil olarak değerlendirmesine yol açar
    Bireylerin kendilerine duydukları saygının ve kendilik yeterliliklerinin artması ve böylelikle de hem performans kaygılarının hem de başarısızlık korkularının azalması mümkün müdür ? Bireylerin, belirli bir görevde ya da farklı görevlerde başarılı oldukça ve bu başarılarına dair sürekli olarak olumlu geribildirimler aldıkça hem kendilerine verdikleri değerin hem de kendilerinin yetkin / yeterli insanlar olduklarına dair algılarının pekişeceği söylenebilir. Bununla birlikte, bireyin yaşam deneyiminin artmasının, kendisine gerek yapılacak işin – işlerin özellikleri ya da karmaşıklığı gerekse bu özellikleri nasıl kontrol edebileceğine ilişkin eğitim verilmesinin, kendisiyle ilgili farkındalığını artıracak profesyonel psikolojik destek almasının ya da etkili bir performans için yeteneklerini nasıl kullanabileceği konusunda danışmanlık yapılmasının da gerek kendine duyduğu saygının olumlu hale gelmesine gerekse kişisel yeterlik duygusunun gelişimine katkı sağlayacağı şüphesizdir. Bununla birlikte, ister düşük ister yüksek olsun her iki kendilik boyutunun da doğuştan getirilmediği; yaşam süreci içerinde olumlu ya da travmatik olaylarla oluştuğu ve düşük ya da yüksek olmasının “doğruluğunun” ya da “yanlışlığının” olmadığı önemle vurgulanmalıdır.
Uzm. Psk. Tarık Solmuş

Similar Posts