Yaşamımızda İstek ve arzularımızın kaynağı olarak neleri tanımlıyoruz?
Dün birisi Anka enerjisi ile istek ve arzularımıza ulaşmayı anlatan bir youtube video linki göndermişti. Video ismini gördüğümde ilginç bir şey hissettim. Kendimde dahil bu alandaki birçok kişi hep bir şeyler elde etmek için bir şeyler olma peşinde koşturuyordu.
Bunu yaparken yaşamla ilgili ana şeyi kaçırdığımı fark ettim; “kendim olmayı” kaçırıyordum. Sürekli istek ve arzularımızı elde edebilmek için birilerinin bize kim olmasını öğretmesinin peşinde geziyor, o enerjiden bir diğer enerjiye koşuyor ve bu şekilde yaşamımızdaki eksikliklerin tamamlanmasını bekliyoruz.
Bunu bende yaptım. Farklı enerjileri öğrenerek yaşamımdaki bir şeyleri değiştirme peşinde dolaştım. Ama hep bir şey eksik kaldı. Ne zaman bu tarz şeylerin temelinin ne olduğunu anlayıp yaratımlarımın kaynağı olarak kendimi tanımladığımda yaşamımı farklı kılmaya başladım.
Mana dünyasındaki her şey insan zihninin ürünüdür. Aynı şekilde madde dünyasındaki doğal olmayan her şey de insan zihninin ürünüdür. Madde dünyasındakiler düşüncelerin maddesel olarak dünyada tezahürü iken mana dünyasındakiler de düşüncelerin hisler olarak tezahürüdür. Enerjinin hareket ettirilip farklı formlarda ortaya çıkartılmasıdır.
Buradaki kritik konu madde dünyasında ki oluşumun elle tutulur gözle görülür olması nedeniyle standart bir yol takip ettiğimizde aynı şeyi elde etme her zaman mümkün olmasıdır. Örneğin, silis kumu ve bazı kimyasalların birlikte belli sıcaklıktaki ısıtılması ve sonucunda camın oluşması gibi. Sonuçta ne elde edileceği somut olarak bellidir.
Mana âlemindeki işlemlerde ise her şey soyuttur. Kişinin kendi zihninin içindedir. Onun aktarılması ise kişinin sahip olduğu dil zenginliği, olaylara bakış açısı ve aktarma yeteneğine bağlıdır. Bu aslında enerjiye elbise giydirip onu somut dünyaya taşıyarak başka bir kişinin de onu deneyimlemesini sağlama yoludur.
Buradaki farkında olunması gereken konu şudur. Bir şeyi satın aldığımızda onun sınırlamalarını da satın alırız. Örneğin, camın yapılma yöntemini satın aldığımızda onu icat edenin zihnindeki o camla ne yapılıp, ne yapılmayacağını da satın almış olduğumuz gibi enerjiler de bu böyledir.
Enerjinin nasıl hissedileceğini ve nasıl görüleceğini satın aldığımız da onun sınırlamalarını satın alırız. Yani onu ilk deneyimleyenin o enerjiyi nasıl kullandığı ve enerji ile neler yapılabileceği sınırlamalarını da satın alırız.
Bunlar doğru ya da yanlış değildir ama eksiktir. Bir kişi hissettiklerini ve zihnindekini karşısındaki kişiye aktarırken sahip olduğu dil ile yapar. Onu, olaylarla ilgili bakış açısı ve kendi bilgi dağarcığındaki bilgilerle anlamlandırabilir. Aslında yaptığı şey kumu cama çeviren kişi gibi enerjinin bir şekilde yönlendirmesini bulmasıdır. Farkında olunması gereken ise enerjilerin sonsuz yönlendirilmesi ile sonsuz şeyin ortaya çıkarılabilir olduğudur.
Evrendeki her şey enerjiden oluşmuştur. İnsan zihninde enerji dediğimiz şey hissetmek olarak ortaya çıkar. Herkes enerjiyi hissedebilir. Bu bazı kişilere özel değildir. İhtiyacımız olan şey farkındalıkla dikkatimizi bilinçli olarak odaklamaktır.
Benim dikkat çekmek istediğim konu kendi yeteneğimizi yok sayarak yaratımımızın tek kaynağı olarak o enerjiyi tanımlamaktır. Bunu yaptığımızda kendimizi yok ederiz. Kendi gücümüzü başkasının ellerine teslim ederiz ki bu durum kişinin kendine yabancılaşmasıdır.
Karl Marx yabancılaşmayı “insanların kendi yarattıkları güçlerin kendi karşılarına yabancı güçler olarak çıktığı, onların egemenliğin altına girdikleri bir durum olarak” tanımlar.
Yapacağımız farkındalıkla kendi gücümüzü elimize almaktır. İstek ve arzularımızın kaynağı olarak kendimizi tanımlamamızdır. Bu tarz şeyleri bilinçli kullanmaktır. Onlara kendi bilinci ve gücü olan varlık olarak değilde sadece yarattığımız şey olarak bakmaktır.
Farkında olmamız gereken şey bir şeyi yaratmak için Anka ya da başka bir tanımlanmış şeyin elbisesini giymeye ihtiyacımız olmadığıdır. Böyle bir tanım yaptığımızda üzerimizde o elbise olmadan bir şey yaratamayacağımız yanılgısına düşer, kendi yeteneğimizi sabote edip geçersiz kılarız.
Kendi dünyamızda önemli olan kendimizdir. Biz olmadığımızda bizim anlam yüklediğimiz hiçbir şey var olamaz. Anlam yüklediğimiz her şey bizim bilincimizin ürünüdür.
Kendimiz olduğumuzda diğer her şey bize hizmet için var olur. Farklı bir şey olduğumuzda veya olmaya çalıştığımızda ise biz o şeye hizmet içerisinde oluruz.
Bu bir seçimdir.
Ben gücüm, ben yaratıcılığım, ben farkındalığım, ben kontrolüm, ben enerjiyim, ben her şeyim.
Bundan daha iyi nasıl olur?
Başka neler mümkün?
Halis ŞAHİNER
Kontrol Sende Kitabım için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız
Bilinçli Yaratma Sanatı Kitabım İçin lütfen aşağıdaki linke tıklayınız