Hedeflerimiz Önündeki En Büyük Engel

Amacımızı Gerçekleştirmek

Bu dünyada bir amacınız var. Ruhunuzun sesini dinlediğinizde o amacınız berraklaşır.

Hiç, bir seminere katılıp birçok yeni yetenek edindiğiniz oldu mu? Peki orada öğrendiklerinizin ne kadarını uyguladınız? Bildikleriniz ve uyguladıklarınız her zaman eşit değildir. Amacınıza ulaşmak için gereken her şeyi öğrenebilirsiniz fakat nedenleriniz yeterince büyük değilse, gerekeni yapmak için harekete geçmezsiniz. Nedeniniz yeterince büyükse bir şeyler öğrenince hemen onu uygulamaya başlarsınız. Yani anlamlı bir nedeniniz yoksa pek bir şey başaramazsınız.

İnsanlar bana, “John, 29 sene boyunca hedefine nasıl odaklanabildin?” diye sorarlar. Onlara “Sebebim çok büyük olduğu için bunu başarabildim” derim. Bizi motive edip yolumuza devam etmemizi sağlayan şey budur.

“Neden hayatını nasıl yaşamak istediğini planlayıp onu gerçekleştirmek için harekete geçmiyorsun?” sorusunu yanıtlarken birçok bahane üretebilirsiniz. Bütün bahaneleriniz suçluluk duygusu ve korku temelli olacaktır. Henüz planımı hayata geçirmedim çünkü:

İlkönce kilo vermek istiyorum.

Önce borçlarımı ödemem lazım.

Önce eğitimimi tamamlamam gerekiyor.

Önce evlenmek istiyorum.

Bunların hiçbiri sevdiğiniz şeyi yapmıyor oluşunuz için geçerli bahaneler değildir. Eğer bir kişi kendinden ve hedefinden tamamen eminse, para dâhil her şeyini elinden alsanız dahi tekrar kazanıp yoluna devam eder. Hayallerinizi gerçeğe çevirmek için şu iki adımı uygulamanız gerekir:

  1. Hayallerinizi tanımlayın. Tanımlamazsanız gerçekleşmezler.
  2. Kendinize, “Hayallerimin gerçekleşmesini engelleyen şey nedir?” diye sorun. Bu çok büyük bir fark yaratacaktır. Eğer kendinize bahaneler uydurduğunuzu fark ederseniz hemen bir çökme işlemi uygulayın.

Hayallerinizi ertelemeniz, çoğu zaman şu üç şeye bağlıdır: Detaylandırılmamış bir hedef, dengesiz algılar ve en yüksek değerlerinizle uyuşmayan bir amaç. Bütün amaçlarınızı ulaşılması çok zor olmayan küçük parçalara bölün ve amacınızın yüksek ahlaki değerlerinize uygun bir amaç olduğundan emin olun. Bu süreçte hiçbir bahane geçerli değildir.

Yaklaşık yirmi senedir doktorlarla çalışıyorum. Haftada 500 hastaya bakan bir doktoru küçük bir kasabanın minicik kliniğine yerleştirsek bir hafta sonra yine 500 hastaya bakmaya başlar. Haftada 50 hasta bakma kapasitesine sahip bir doktora, haftada 500 hasta bakılan bir kliniği satsak o klinik bir ay sonra ayda 50 hasta seviyesine düşer.

Bu fenomenin sebebinin dış dünyayla hiçbir ilgisi yoktur. Bu durum tamamen bilincimizin titreşimsel seviyesiyle ilgili içsel bir şeydir. Hayatınızın yedi alanıyla ilgili abartılı ya da çok düşük algılarınız olması iç dünyanızı güçsüzleştirir. Bunlar kendi kendinizi sınırlamanızın arkasında yatan korku ve suçluluk çeşitleridir.

John DEMARTİNİ

Değerler Prensibi

Kontrol Sende Kitabım için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız

Bilinçli Yaratma Sanatı Kitabım İçin lütfen aşağıdaki linke tıklayınız

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir