Images

Eckhart Tolle - Egosal Benlik

Zihin sürekli olarak sadece düşünce besini değil, kimliğinin, benlik duygusunun besinini de arar. İşte ego böyle var olur ve sürekli olarak kendisini tekrar yaratır.

 Siz kendi haklımızda düşündüğünüzde ya da konuştuğunuzda, "Ben" dediğinizde, genellikle sözünü ettiğiniz şey "ben ve benim öyküm" dür. Bu sizin sevdiğiniz ve sevmediğiniz şeylerin, korkularınızın ve arzularınızın "ben"idir, asla uzun sürek tatmin olmayan "ben" dir. O, geçmiş tarafından koşullandırılmış olan ve doyumunu gelecekte bulmaya çalışan, zihin-ürünü bir benlik duygusudur.
Bu "ben"in geçici olduğunu, suyun yüzeyindeki bir dalga gibi geçici bir oluşum olduğunu görebiliyor musunuz?
Bunu gören kimdir? Fiziksel ve psikolojik formunuzun geçiciliğinin farkında olan kimdir? Ben'im. Bu geçmiş ve gelecek ile hiçbir ilgisi olmayan daha derin "Ben" dir.
Her gün dikkatinizin çoğunu alan sorunlu yaşam durumunuzla ilişkili tüm korku ve isteklerden geriye ne kalacaktır? Mezar taşınızda, doğum tarihiniz ile ölüm tarihiniz arasındaki üç-beş santim uzunluğunda bir tire.
Images

Echart Tolle - Farkındalık


Siz düşünceleriniz değilsiniz: Siz düşüncelerinizin gerisindeki Mutlak Bilinçsiniz.
Düşünceler çoğu zaman negatif ve acı vericidir. Gelecekten beklentilerimiz vardır, gelecekten bazen korkarız. Şu anda bir şeylerden şikayet ederiz. Geçmişte yaptıklarımız bizi rahatsız eder. Tüm bu düşünceler egomuz tarafından üretilir fakat gerçek kimliğimiz egomuz değildir. Egonun ürettiği düşünceleri objektif bir şekilde gözlemleyip o düşünceler girdabına kapılmama çabası bizi ruhani hürriyete götüren ilk adımdır.
· Sadece şimdiki anın gerçekliği vardır.
· Şimdiki ana direnmeyin sadece kabul edin.
· Acılara bağımlı olmayın.
 Gerçeği arama, sadece görüşlerine sıkı sıkıya tutunmaktan vazgeç. Bu ne demektir? Kendinizi zihinle tanımlamaktan vazgeçin demektir. Bunu yaptığınızda zihnin ötesinde kalan gerçek kimliğiniz zaten kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Ego biçimseldir, ilişkide bulunduğunuz kişilerle sizin aranızda şekilsel farklılıklar bulur ve eşit değilsinizdir der. Sadece varlık boyutundayken eşit olursunuz ve ancak kendi içinizdeki biçimi olmayan boyuta ulaştığınız zaman ilişkinizde gerçek sevgiden söz edebilirsiniz. İçinizdeki varlık bir diğerinin içindeki kendini tanır. Sevgi, kendinizi başka birinde görmektir. O zaman karşınızdaki kişinin "başkalığı" sadece insan boyutundaki bir illüzyon olarak kendini gösterir.
Egodan kurtulmak için gereken tek şey, onun farkında olmaktır, çünkü farkındalık ve ego bir arada olamaz. Farkındalık, şimdiki anın içinde gizli olan güçtür. Ancak şimdide var olabilirsiniz, geçmişte ya da yarında değil.

Images

Ne Yaparsam Yapayım.



Ne yaparsam yapayım gördüklerim hiçbir zaman değişmeyecek ; Ta ki gördüklerimin başına benim gördüklerimi yaşayıncaya dek. İstediğin kadar samimi ol istediğin kadar insancıl tarafınla yanaş, yaklaş;  insanlara, karakterlere, mevkiye ve en yüksek kişiye.
Senden almak istediğini verinceye dek ; savaşacaktır, sataşacaktır; hatta hiç yapmadıklarını yapıp diz çökecektir karşında. İstediğini alıncaya dek. İstediğin kadar bilgi sahibi ol, istediğin kadar bilgisiz.
Bir gün sana verilen mutluluğu, rahatlığı, huzuru, ihtişamı almak için biri gelip keyfini ayaklarının altından halı gibi çekecektir.

İstediğin kadar vaaz ver, başını döndür pırıltılı kutularla, ümitlendir hayallerini, yaşandığı zaman anlarsın hiç bitmeyecek gibi gelir bazen, tablonun renklerini oluşturursun gözlerinle ve hiçbir zaman bitmeyeceğini gözlerini kapayınca anlarsın.
Bir çok Tv kanalları, yapılan reklamlar, dağıtılan broşürler, filimler, diziler hep bir mesaj verir ; Kürsüye çıkan vaazlar verir. En iyi rolünü oynayan  en çok insanı tarafına çekendir. Hiçbir zaman bitmeyecek sanılır; Çeşit çeşit kıyafetler dizilir karşımıza. Etrafımızda pervane gibi döner durur. Bir kıyafet alırsın kendine , çoğu zaman bir kostümdür ; gün be gün , an be an kokteyl den partiye oradan toplantıya, kumar partilerine , kahve içmeye derken sinema ve spora ardından yatağa girerken bile hep değiştirirsin kıyafetini. Bir kostüm olduğunu bilmeden ; içindeki canavarı terbiye etmeden ; sürekli değişimi gösterirsin sahnende. İçinde yananları görmeden.
Daha ne kadar ve her gün yenilenebilir ruhlar ; daha ne kadar her gün yeni bir gün uyanır insan.
Images

Saf Sevgi Özdedir



Son zamanlarda kendimce içine çekilmiş, hayat yolculuğun da doğruları nasıl seçebilirim ? Doğru karar verdiğimi nasıl anlayabilirim? Ve doğrular gerçek mi yoksa bizim yarattığımız şeyler mi doğru?   Nedir doğru?  Sorgulayarak, araştırarak köşeme çekildim.  Birazda münzeviyim ;
Şehrin gürültüsünden uzaklaşarak, yaşadığımız ilişkileri iş-aile-eş-çocuk bir bütün olarak görerek odaklanmaya, gözlemlemeye koyuldum. Pek iç  açıcı değildi bu güne kadar gördüklerim en azından beni tatmin etmiyordu özel bir şey olmalıydı , değerli ve hiç bitmeyecek bir şey olmalıydı.
Okuduklarımı aktarmak istiyorum;
Yaşam nasıl sorunlu olabilir? o bir boşluktur, onun içi kalabalık değildir, kalabalık olan senin zihnindir ve yaşam daima boşluğun dansına eşlik eder. Onun içinde sevginin evi vardır ve insanlar bu boşlukta kurulmuş olan sevgi evini ona kattığı anlamlar ile şekillendirir. ‘ Ben üzgünüm ‘  dendiğinde ona enerjini katmış olursun, ona can verirsin, onu farkında olmadan beslemişsindir. Ve beslediğin her ne ise büyümeye başlar. Aşk beslersen Aşk büyür, Korku beslersen Korku büyüyecektir.  Hiçbir sorun ciddiyet taşımaz , o saf haldedir, o sadece mevcut enerjisi ile gelir, o tarafsız durumdadır;  yoğunluğu ne fazladır ne de azdır. Ve onu yoğunlaştıran senin bakış açındır. Onu ne kadar büyütürsen o kadar sorunlu hal alır. Ona kattığın yoğunluğu azaltırsan , o önce bir portakal büyüklüğünde olabilir, sonra onu bir fındık kadar küçültebilirsin ve onu sonunda toz parçaları haline getirerek üflersen kaybolacaktır.
Ve her şeyin içinde mutlak sevgi vardır. Sevginin içinde var olmadığı hiçbir şey yoktur , o her duygunun , her olayın ve her anın içinde mutlaka vardır. Ve o derinlerdedir. 
İyi yahut kötü, olumlu yada olumsuz durum, duygu nasıl olursa olsun, geçecektir, bu yaşamanın gerçeğidir, senin bir şey yapmana gerek yoktur; yaşam böyle işler. Sahte olan zamanın içinde tezahür eder ve zamanın içinde kaybolur. Zihnin içinde tutunduğun her gerçek dışıdır, önce bunu idrak et. Yaşamın akışında her şey mevcuttur bunu kabullendiğinde içindeki Sevgi tomurcuğu filizlenmeye başlar. Sen, bugün sahip olduğun inançların ve kendi doğruların ile yaşamı kendine zindan ettiysen bir yerlerde yanlışlık vardı. Doğrular ve inançlar hakikati gösteren işaretler olabilir; fakat hakikatin kendisi değildir, onlar sana toplum tarafından empoze edilmiştir ve artık değiştirme zamanın gelmiştir.
Images

Çekim Yasasını İlişkilerde Uygulamak - 2

1.   Zamanda yolculuk.

Bir adamla tanıştınız. Belki arkadaşınız tanıştırdı., belki internette tanıştınız ve buluşma ayarlandı. Belki daha önceden tanıyordunuz ve ilk defa aranızda bir şeyler olma ihtimali başladı.
İlk gece hazırlanmaya başladınız. Ruj sürüldü. Saç yaptırıldı. En güzel elbise giyildi. En iyi huylar yanınıza alındı. En yapmacık gülüşler onlarda hazır. Aaa  dur dur listeyi unutmayın.
Adamla buluştunuz ve güzel ortamda güzel bir yemek yemeğe başladınız. Aklınız nerde zannediyorsunuz.
Belki büyük kısmı yemekte, adamda vs. ama bir o kadar büyük kısmı da bu adamın nasıl koca olacağında. Hiç inkâr etmeyin listeniz varsa, karşılaştırmalar başlamış demektir.


Şuna benzer sahneler olmaya başlayacaktır. Siz istemeseniz bile.
Aaa bak annesinden bahsederken umursamaz davrandı. Dur bakim, benim annemle ilgili bir maddem vardı? Hah “annemle iyi anlaşsın.” maddesi. Aaa yok yok istemem. Adam kendi annesinden bahsederken bile kendi gözleri parlamıyorsa benim annemi hiç iplemez bu. Zaten Aykut’un ilk kitabını okudum, bu adamın çok kötü ego kodları var annesiyle ilgili canım belli.
Adam belki size işinden bahsederken, son derece heyecanlı bir şekilde hayalleri olduğundan falan bahsetti, ama hayalleri işiyle alakalı değil di.
-   Aaa bu şimdi işi gücü bırakır ayol. Birde başıma kalacak. Üstüme iyilik sağlık. Benim listemde bulunan koca, kendine ve bana bakabilmeli. Ay yok yok.

Images

Çekim Yasasını İlişkilerde Uygulamak - 1


Son günlerde ilişikler konusunda ne yapacaklarını soran pek çok mail aldım. Aslında hepsi bir birinin benzeri sorunlar. Sadece bakış açısı olarak kendimizi belirlediğimiz kalıplara uygun şekilsellik üzerine odaklamış durumdayız. Başka bir yöne bakamıyoruz veya başka bir çözümlere ve seçeneklere sahip olabileceğimizin farkında değiliz.
Yarattığımız ilişkiyi kendi seçimlerimizle yarattığımız halde, bakış açımızla ve düşüncelerimizle yarattığımız kısır döngüsü içinde sıkışmış durumdayız.
Bu konuda düşüncelerimi aktarmadan önce bu konuda yazılmış en güzel yazılardan birisi olan Aykut Oğut’un üzerinde ayna olan kitabındaki bir bölümü paylaşmak istiyorum.

  


Dünyanın birçok yerinde bulundum ve uzun süreler yaşadım, size yemin ediyorum daha Türkiye kadar evlenme meraklısı bir ülke görmedim. Lafım kızlarımıza.
Ne zaman birine niye ille evlilik desem, şuna benzer cevaplar alıyorum.
-          Ee yaşım geldi.
-          Ee yaşım geçti.
-          Arkadaşlarımın arasında bir tek ben bekar kaldım.
-          Artık güvende olmak istiyorum.
-          Annemle babamla oturmaktan sıkıldım artık.
-          Bu oğlanı kaçırmak istemiyorum.

Images

Akışa Bırakmak.

Maddi konularda egoyu ikna çalışmları yapıyordum. Bu konuda yazı yazmak için başlangıç yaptım ama yazıyı bitiremedim. Yazının devamını yazmak içimden gelmiyordu ve bende bunun için kendimi zorlamadım ve akışına bıraktım. Çünkü bu durum bana aslında şunu hatırlattı, eğer yazıyı böyle yazarsam eksik bir şeyler olacak, deneyimlemem gereken bir şeyler daha var, onu ya da onları deneyimledikten sonra yazı tam olarak amacına uygun yazılabilecekti.
Bende olayı akışına bıraktım ve kendimle ilgili çalışmalara devam ettim. Bir olay üzerine arkadaşımla konuşurken çekimser olduğumu fark ettim. İşle ilgili bir konuydu bu ve normalde o konuda yazılı bir kural olmasına ve hak olarak verilmesine rağmen uygulamada amirler tarafından bu konunun gündeme getirilmesi pek hoş karşılanmıyordu. Ya da biz öyle değerlendiriyorduk. Sonuçta hakkımız olduğunu düşündüğümüz şeyi uygulamada istemek zorunda olmaktan rahatsız olduğum bir durumdu. Çok önemli olmamakla birlikte gündeme getirildiğinde üst kademe tarafından hoş karşılanmayacağını düşündüğümüz kalıplaşmış bir durumdu.

Bununla ilgili temizlik çalışması yapmaya karar verdim. Yaptığım çalışmalar sonrasında bu olumsuz duygunun farklı ayaklarını temizledikten sonra kafamda bir şimşek çaktı. Aslında burada ki en büyük problem bizim o duruma yapmış olduğumuz tanımın içindeydi.
Hak Etmek ya da Hak Etmemek. Hayatımızın her alanında etkili olan bir konuydu. Bizim tüm yaşamımızda kendimizi kafese kapatmamıza neden olabilecek güçte olan kelimelerdi.