Images

Huzurlu Bir Yaşam için Affetmeyi Öğrenin.-1



"İçsel dinginlikle teması yitirdiğinizde, kendinizle teması yitirirsiniz. Kendinizle teması yitirdiğinizde, kendinizi dünyada kaybedersiniz. Gerçek benliğiniz ile dinginlik birbirinden ayrılmaz. O sizin asli doğanızdır. Dinginlik içinde algıladığınız her şeyle bir'lik hissedersiniz. Her şeyle bir olduğunuzu hissetmek gerçek sevgidir. Dinginlik zekânın ta kendisidir; o her formu doğuran bilinçtir. Bilgelik dinginlikle birlikte gelir..."



                                                                                                    Eckhart Tolle
 
İçsel dinginliği yakalamanın en önemli yollarından birisi kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek ve affetmektir.

Güçlü ve sağlıklı zihin, güçlü ve sağlıklı vücudu yaratır. Yaşadığımız tüm sorunların ve sağlık problemlerinin temelinde geçmişimizi ve etrafımızdaki kişileri affedememek yatar. Yaşadığımız olayları zamanında çözmemiz nedeniyle içimize attığımızın duyguların fiziksel eşdeğere dönüşmek istemeleri sonucunda sahip olduğumuz öfke, kızgınlık, kırgınlık vücudumuzun birçok bölümünde kendini hastalık olarak gösterir. Aynı zamanda sahip olduğumuz öfke kızgınlık vs. duyguları nedeniyle etrafımıza aynı enerjiyi yayarız ve karşılığında da aynı enerjiyi kat ve kat hissedecek olayları yaşarız.


Daha huzurlu, daha sakin, daha mutlu bir yaşam sürdürmek istiyorsak öncelikli olarak kendimizi olduğumuz gibi kabul edip affetmeliyiz. Bunun içinde düşüncelerimiz çok önemlidir.

Affetmek huzura giden yolun anahtarıdır.

Affetmenin ne olduğunu öğrenmek için “affetmenin ne olmadığını” öğrenmek gerekir. Affetmek bize tokat atana diğer yanağımızı uzatmak değildir. Bir kaçış yolu değildir. Yapılan hataya tekrardan davetiye çıkarmak da değildir. Kendinizi savunmayacağınız anlamına da gelmez.
 Yıllar yılı “hiç geçmeyecek” diye derinlerinizde yaşattığınız bütün acılarınızdan özgürleşmek, artık o olayı tetikleyen her unsura karşı nötr(tepkisiz) olmanız demektir. Çünkü o durumu besleyen çekirdek inancınız değiştiğinde sizi dehşete düşüren şeyin artık sizi rahatsız etmemesi demektir.
 Bunu hayatta her şeye, evet her şeye uyarlayabilirsiniz. Ayrılık acılarına, ölüm acılarına, korkulara, başarısızlıklara, özgüvensizliğe, sosyal fobiye, öfkeye her şeye…
 Affetmeyi öğrenmek ve becerebilmek zihin beden bütünlüğünü sağlamada vazgeçilmez bir basamaktır. Birikmiş öfke ve intikam alma hırsı bedenimizi tıkayan en yıpratıcı olumsuz enerjilerin başında gelir. Bu nedenle gerek başkalarına gerekse kendimize karşı hissettiğimiz öfke, kızgınlık, kin gibi duyguları boşaltmamız gerekir. Bu duygular boşaldıkça affedebilen bir kişi olmaya başlarız.
 Başkaları bize haksızlık yapmış olabilir. Yanlış davranmış olabilir. Geçmişte zarar vermiş olabilir. Kendimize karşı haksızlık yapmış olabiliriz. Yanlış yapmış olabiliriz. Ama bunların duygularını yinede içimizde taşımak zorunda değiliz. Bu duygular sadece kendimize zarar verir.
Bu üzüntüleri aylar ve yıllar boyu devam ettirmek hissi çok can sıkıcı değil mi? Nefret ettiğiniz o insana bu şekilde güç verdiğinizin farkında mısınız?
Affetmek, bu nedenle, sadece ve sadece kendimize vereceğimizi bir hediyedir.

Images

Zihnin Çalışması- Olumsuz Bilinçaltı Kayıtları, Tamamlanmamış İşler



Geştalt yaklaşımının psikoterapi alanına getirdiği en önemli katkılardan biri de "tamamlanmamış işler" kavramıdır. Tamamlanmamış işler kavramının temelinde, alan kuramının birbiriyle bağlantılı iki önermesi yer almaktadır. Bu önermelerden birincisine göre insanlar farklı nesneleri birbirinden bağımsız olarak algılamazlar, aksine anlamlı bir bütün halinde organize ederek algılarlar. Örneğin aşağıdaki örneklere baktığınızda bunları noktalar olarak değil, ilkini üçgen ikincisini ise kare olarak algıladığınızı fark edeceksiniz.



Şimdi de diğer şekillere bakın. Bunları da çeşitli lekeler olarak algıladığınızı fark edeceksiniz. İlk şekilde bir erkek, ikincisinde de ise bir köpek göreceksiniz. Üçüncü şekilde ise bir şey görmek biraz daha zordur.

Ama dikkatli baktığınızda ata binen bir insan olduğunu algılayabilirsiniz.

Alan kuramının ikinci önermesine göre ise insanlar eksik olan şeyleri tamamlama eğilimindedirler. Örneğin aşağıdaki gibi tamamlanmamış bir daire gördüğümüzde bunu zihnimizde tamamlayarak bir daire olarak algılarız. İkinci resimde ne görüyorsunuz? Bir kedi değil mi?

Belki de ilk bakışta fark etmemiş olabilirsiniz, ama bu sevimli kedinin kuyruğu ve bir kulağı yok. Ama bu onu kedi olarak algılamamızı engellemez, çünkü zihnimizde eksiklikleri tamamlarız.
Geştalt psikologlarının 1920'li yıllarda yaptıkları algı çalışmalarına bağlı olarak öne sürülen bu önermelerden yola çıkan Zeigarnik(1927), yaptığı deneysel çalışmalarla insanların tamamlanmamış işleri tamamlanmış olanlardan daha iyi hatırladıklarını ortaya koymuştur.
Ovsiankina (1928) ise onun bu deneysel çalışmalarını daha da ileriye götürerek, insanların yarım bıraktıkları işlere spontan bir biçimde geri dönerek tamamlama eğiliminde olduklarını saptamıştı. Bu çalışmalardan elde edilen sonuçlardan yola çıkarak Geştalt terapi yaklaşımında;

a) İnsanların daha önce tamamlayamamış oldukları işlerini (ihtiyaçlarını, temaslarını ya da duygularını) tamamlama eğiliminde oldukları,
c)  bunları tamamlayana kadar unutamadıkları ve
d)  tamamlayabilmek için çeşitli yollar aradıkları görüşü ortaya çıkmıştır.
Geştalt yaklaşımında tamamlanmamış işler kavramı “kişinin ihtiyaçlarını tatminkâr bir şekilde karşılayamaması ile ilişkilidir" Kişi ihtiyaçlarını tatminkâr bir şekilde karşılayamadığında geştalt tamamlanamaz ve yarım kalır.
Geştaltın tamamlanamaması ise iki şekilde ortaya çıkabilir. Bunlardan birincisi geştaltın tamamlanmak üzere açık kalması, ikincisi ise geştaltın tamamlanmadan kapatılması, yani geştaltın sabitleşmesidir.

Images

Merhamet nedir? Empati Nedir?



Merhamet
Merhamet, sözlüklerde “bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma” olarak tanımlanmakta olup, neo-spiritüalist terminolojide kullanılan terimlerden biridir. Neo-spiritüalist görüşe göre merhamet, insan ruhunun “Dünya Okulu”nda edinmesi gereken temel ruhsal yeteneklerden biridir. Bu görüşe göre, kişinin acınacak bir hale gelmiş, bir felakete uğramış veya benzeri hallere düşmüş, ıstırap çeken bir insana acıyarak, o insanın çektiği ıstırabı kendi yüreğinde hissetmesi, ıstırabını paylaşması kişiye, onun başına gelen olaydan ıstırap çekerek edindiği deneyimi -aynı olayı yaşamasına gerek kalmaksızın- edinme olanağı sağlayabilir. (Vikipedi)
Merhamet, sizin ve diğer yaratıkların arasında derin bir bağ olduğunun farkındalığıdır. Ama merhametin, yani bu bağın iki yanı vardır. Bir yanda siz hala burada fiziksel bir beden olarak bulunduğunuzdan, fiziksel formunuzun incinmeye açıklığını ve faniliğini hisseder ve her canlı ile paylaşırsınız. Bir dahaki sefere, "benim bu insanla hiç bir ortak yanım yok" dediğinizde, ortak bir hayli şeyinizin bulunduğunu hatırlarsınız. Bundan kısa ya da uzun bir zaman sonra her ikinizin bedeni de bir kadavraya, sonra bir toz yığınına, sonra da bir hiç'e dönüşmüş olacak. Bu insanın aklını başına getiren ve kibrini kıran bir idraktır.
Bu olumsuz bir düşünce midir?
Hayır sadece bir olgudur. Ona neden gözlerimizi kapamalı ki? Bu anlamda, sizinle diğer yaratıklar arasında tam bir eşitlik vardır. En güçlü spiritüel uygulamalardan biri, fiziksel formların faniliği üzerinde derin bir meditasyon yapmaktır, bu meditasyona derinlemesine girin. Ölmeden ölmek dediğimiz bu pratik uygulama, fiziksel bedeninizin çözülüp dağıldığını ve yok olduğunu algılamaktır. Ancak siz hala oradasınızdır, bu sizin ölümsüz mevcudiyetinizdir. Bu parlak ve tamamen uyanık bir mevcudiyettir. Gerçek olan hiç birşey ölmemiştir, sadece isimler ve illüzyonlar ortadan kalkmıştır.
Gerçek doğanızın idraki olan ölümsüz boyut, merhametin öbür yanıdır. Derin bir hissediş düzeyinde siz şimdi sadece kendi ölümsüzlüğünüzü değil diğer yaratıkların da ölümsüzlüğünü görüp kabul edersiniz. Form düzeyinde siz faniliği ve varoluşun geçiciliğini paylaşırsınız. Varlık düzeyinde siz ebedi parlak yaşamı paylaşırsınız, bunlar merhametin iki veçhesidir.
Üzüntü ve sevinç olguları, yani görünüşte zıt olan hisler, merhamette birleşip, derin bir iç huzura dönüşür, bu Tanrının kendi içinizde olan mevcudiyeti ve huzurudur. O insanların hissetmeye muktedir oldukları en asil hislerden biridir, ve büyük şifa ve dönüştürme gücüne sahiptir.
Ama az önce tarif ettiğim şekliyle gerçek merhamete henüz çok az rastlanır. Bir başka varlığın ızdırabını derin biçimde hissetmek, paylaşmak, yüksek derecede bilinç gerektirir. Ama bu merhametin sadece bir yanını gösterir. Gerçek merhamet, empati, sempati, üzüntü ve ebedi yaşam sevincinin birleştiği, tüm formların ötesinde kendini gösteren, en yüce duygu olan sevgi'dir. (Eckhart Tolle)
Images

Zihnin Çalışması- Freud Temel Fikirler



Freud normal insan davranışları kontrol eden iki süreç olduğunu öne sürmüştür.
Haz ilkesi: Haz ilkesi insanları, arzularının derhal tatmin edilmesine doğru iter. Bu tüm doğal itkilerin ve temel ihtiyaçların ardındaki eğilimdir. Bilinç dışıyla bağlantılıdır ve itkisel ilkel ve düzensizdir. Freud’a göre haz ilkesi her zaman bilinçdışını hareket geçiren ana kuvvettir.
 Gerçeklik ilkesi: Bir kişi olgunlaşıp toplumsal bir çevrede var olmak zorunda kalınca, karşıt kuvvet olan gerçeklik ilkesi oyuna girer. Bu ilke bilinçli ve mantıklı düşünceyi içerir ve günlük hayatı sürdürmek için tatmini ertelememizi sağlar. Söz gelimi, cinsel arzuların inkar edilmez gücüne rağmen insanlar büyüdükçe bunları kabul edebilir ve yerine getirebilir bir şey olmadığını öğrenir.
Freud ilk başta bu iki kuvvetin birbirine karşı ters yönde çalıştığını söylese da daha sonra bu konuda fikrini değiştirip birlikte çalıştıklarını uzun vadede beraberinde gerilimde bir azalma meydana getirdiğine karar verdi. Tüm davranışlar ruhsal gerilimdeki bu azalmayı hedefliyordu.
Genelde Freud, yaşayan organizmaların daima bir istikrar ve denge elde etmek yöneldiğini savunan biyoloji bilimin bakış açısına bağlı kalsa da ruhsal çalışmalarda her zaman hazzın her zaman bir gerilim giderilmesi sonucu olmadığını gördü.
Doruk noktasına giden yolda yaşananların hazzı uzattığı sonucuna vardı.
Örneğin ön sevişmenin sevişmeden alınan hazzı artırdığı gibi. Aslında bu durum hedefe ulaşmaktan ziyade hedefe yaptığımız yolculuğun bize keyif vermesidir. Hedefe ulaştığımızdaki haz belki birkaç saniyelik beki bir kaç dakikalıkken o yolda yapmış olunan yolculuk hedefe ulaştığında alınan haz miktarını artırıyordu.
Aslında tüm bu durum yaşanan her şeyin zihinsel olarak algılamamızdan kaynaklanıyor. Ve bu durumu da duyularımızla yaparız. Beş duyumuzla. Evet yaşam tamamen bunun üzerine kurulu. Örneğin Bir yemek yediğinizde ne yerseniz yiyin sonuçta o yemek midenizde kimyasal işleme tabi tutularak vücudun ihtiyacı olan protein, karbonhidrat, yağ şeker vb. tüm şeylere dönüşüp emilecektir. Sonuçta mideye giren şeyin hepsi aynı işleme tabi tutulup ihtiyacımız olan şeyler alındıktan sonra en sonunda ilk durumdakinden farklı bir şekilde dışarıya çıkacaktır. Ancak yemeği yemeden önce o yemeğin görüntüsü bize ayrı haz verirken, tadı farklı, kokusu bir haz verir. Ve bu kişiden kişiye değişir.
Bir başka konu sahip olduğumuzu düşündüğümüz şeylerdir. Aslında biz hiçbir şeye sahip değiliz. Bu dünyadaki her şey yaratıcının olup biz burada bir süreliğine kullanma hakkına sahibiz. Öldüğümüzde her şey burada kalmaktadır.
Images

Regresyon ve Affetme Telkini


Bugün yaşadığımız sorunun kaynağı yirmi yıl öncesinde ya da çocukluğumuzda yaşadığımız deneyimimizde yatıyor olabilir. Geçmişten getirdiğimiz korkular, acılar ve hayal kırıklıklarımızla yüzleşmediğimiz zaman şimdiki hayatımızda ilişki kurmakta zorlanıyoruz, bağımlı oluyoruz ya da öfkemizi kontrol edemeyen bireyler haline dönüyoruz... 
Regresyon geçmişte yaşanmış olayların zihinde yeniden canlanması halidir. Bu durum herkesin başına her an gelebilir. Bir çağrışım bir anda geçmiş bir olayı hatırlamamıza neden olur. Hipnotik ortamda telkinle bu durumu yaratmaya hipnotik regresyon diyoruz. Hipnotik ortamda regresyon yaşama şansı daha fazladır. Aksi de geçerlidir. Yani kişi bir şekilde bir an herhangi bir ortamda reg­resyon yaşamışsa, regresyonu yaşadığı anda içinde bulunduğu durum hipnotiktir diyebiliriz.

Telkin ses kaydı kaynak olayı gösterme devamında ise öfke boşaltma ve affetme çalışması içermektedir.
 Kaynak olayı tespit ettikten sonra kaynak olay içerisinde yaşadığınız his ve duygularınıza bakarak korkularını temizlemek ve yok etmek için EFT-Duygusal Özgürleştirme Tekniği, İçsel Temizlik, Z.Ponopono gibi teknikleri kullanabilirsiniz.
 Bir seferde her sorunu halletmek mümkün olmayabilir. Bilinçaltı kayıtlarımız soğan gibi katman katmandır.  Bir yaşamın, ruhun sorununu sadece bir seferde hafifletebilirsin. Birkaç kez yapıldığında kalıcı çözümler oluşacaktır.
Sevgilerle
Halis Şahin

************************************************

KONTROL SENDE kitabımı satın alarak hayatınıza  katkıda bulunmak ister misiniz?

KENDİ KENDİNİZİN YAŞAM KOÇU OLUN



***********************************************

**********************************************************
Telkin ses kaydında önce tüm vücudun gevşetme telkinleri devamında ise transa geçirme telkinleri bulunmaktadır. Trans telkinlerinden sonra ise aşağıda metni bulunan regresyon telkini ve öfke boşaltma ve affetme çalışması bulunmaktadır. Devamında ise transtan çıkarma telkinleri bulunmaktadır.
Verimli bir çalışma için sessiz, sakin bir ortamda bir sandalye ya da koltukta oturarak dinlemeniz etki için daha uygun olacaktır. En az bir saat onbeş dakika kadar dingin kalabileceğinizden emin olun!
Başlangıçta düşüncelerin akınına uğradığınızı düşünebilirsiniz. Size huzur vermediklerini hissedebilirsiniz. Onlardan kurtulmaya çabalamayın. Direnmeyin. Bırakın ve sadece izleyin. Bir süre sonra akıp gideceklerdir.
Seans sonrasında, daha önce sizi rahatsız eden olayla ilgili olarak yaşamında bir olayı canlandırıp ve tepkilerinize bakmanız telkinin etkili olup olmadığının kontrolünü sağlayacaktır.  Olayı tüm duyularınızla hissederek canlandırma yaptıktan sonra içinize dönüp tepkilerinize bakın.  Ne hissediyorsunuz. Sizi rahatsız eden duygularınızda azalma var mı?
Images

Kelebekleri Özgürleştirmek - İlgi ve Sevgi Açlığı



Bu çalışma hikayesi danışanın özel hayatına saygı kapsamında izni alınarak yayınlanmıştır. 

******************************************************************
Bir  takipçimle yapmış olduğum bir çalışmayı paylaşmak istiyorum. Danışan 29 yaşında bekar meslek sahibi bir bayandı. Kendisi benden bireysel danışmanlık hakkında bilgi talep etmesinden sonra yaptığımız ilk görüşmede önce yapacağımız çalışma detayları hakkında bilgi verdikten sonra kendisine ne istediğini sordum.
Bu çalışmadan ne bekliyordu? Bu çalışma hayatında ne gibi bir değişiklik yapmasını bekliyordu? Şu anda hayatında rahatsız olduğu konu neydi?
Bu soruların temel amacı konuyu genelden daha dar özellikli konuyu tespit etmeyi amaçlıyordu. Kendisi ilişkiler konusunda sorun yaşadığını şimdiye kadar hayatında 3 kişi ile ilişki yaşadığını ancak üçünün de kendisini terk ettiğini söyledi.  Şu anda bir yıldır hayatında bulunan kişi işe kendisinden oldukça büyük yaşta evli birisiydi. Karşılıklı bir etkileşim olmuş karşılıklı hediye alıp vermelerde bulunulmuş. Bir süre ayrılma girişiminde bulunsa da daha sonra aynı iş ortamda bulunmaları nedeniyle yeniden konuşulmaya başlanmış bir kişiydi. Zaman zaman yaptığının hata olduğunu düşünüp kişiden ayrılmak istese de onu arama isteğine direnmeye karşı koyamayıp aradığı bir kişiydi.
İlk başlangıçtaki görünüş kendisinden büyük birisini tercih etmek çocuklukta babası ile sorunu olduğunu düşündürdü. İlgi ve sevilme ihtiyacı.
Kendisine 6 sorudan oluşan soru formu gönderdim. Ve Annesi, babası, hayatındaki kişi ve ayrıldığı ve kendisini rahatsız eden kişiler hakkında formdaki  soruları cevaplamasını istedim.
Soruların cevabı geldiğinde şaşırdım. Soruları iki kişi için kısa kısa cevaplandırmıştı. Gelen cevapta hayatındaki sorunların kaynağı olarak gösterdiği en önemli kişi olarak ablası geliyordu.  Onunla ilgili yazdığı konu ise ablasının kendisini sürekli eleştirmesi ve onu onaylamamasıydı. Bir diğer konu hayatında olan erkekti.
Images

Sınav Korkusu Telkini ve Ses kaydı



SINAV KORKUSU TELKİNİ
En alt kattasın ve uçuşarak ilerliyorsun birkaç metre ileride bir kapı var. Kapının üzerinde “Zihin Bilgisayar Odası” yazıyor. Kapıya doğru ilerliyorsun ve kapı kendiliğinde açılıyor içeriye giriyorsun. İçeride son teknoloji ile hazırlanmış bir bilgisayar var ve çok büyük bir monitörü var. Bilgisayarın önündeki sandalyeye oturuyorsun. Monitörde “Hoş geldin” yazıyor. Bilgisayar senin zihnini bilgisayarı. Geçmişte yaşadığın her şey, öğrendiğin tüm bilgiler burada kayıtlı. Bu bilgisayara kaydettiğin her şey zihnine kaydedilmiş oluyor ve bu bilgiler senin hayatını yönlendiriyor. Şimdi bilgisayarda bir word dosyası açmanı rica ediyorum. Bu dosyaya benim söylediklerimi yazmanı rica ediyorum. Bu yazdıkların seni büyük başarılara taşıyacak ve kendinle gurur duyacaksın. Evet şimdi söylüyorum yazacaklarını 
Ben eşsiz bir zihne sahibim. ..Ben öğrendiğim bütün bilgileri kolaylıkla hatırlıyorum…Ben her bilgiyi kolaylıkla öğreniyorum…Ben öğrenmekten ve ders çalışmaktan çok zevk alıyorum… Ben kendime her alanda güveniyorum…Ben girdiğim tüm sınavlarda çok sakinim çünkü bilgilerime ve kendime güveniyorum…Ben sınav esnasında dışarıdaki hiçbir sesi veya uyarıcıyı algılamıyorum…Ben rahatlıkla sınav sorularına kendimi odaklıyorum ve soruları dikkatlice okuyorum…Ben çok başarılıyım…Ben çok akıllıyım…Ben çok zekiyim…Ben kendime güveniyorum…Benim mükemmel bir hafızam var…Ben kendimi seviyorum ve takdir ediyorum…