Images

Bütün zenginlikler zihinde başlar.

 

Bütün zenginlikler zihinde başlar, servet parada değil düşüncededir.

- Robert Collier

 

Kendilerini küçümseyen insanlar, sürekli verip fedakârlık yapmak isterler, vermenin almaktan daha kutsal olduğunu düşünürler. Diğer insanların kendilerinden daha önemli olduğunu ve daha fazlasını hak ettiğini düşünür ve diğerleri için daha çok çalışırlar. Kendini beğenmiş kişiler ise verdiklerinden daha fazlasını almak isterler, o yüzden insanlar ölesiye çalıştırırlar.







Her iki tarz insan da dünyaya bir hizmette bulunur. Bence en tatmin edici yer orta noktadır, o noktada fazla ya da az verme değil, adil takas mevcuttur. Bir hizmet verirsiniz, karşılığında para alırsınız bu iş bu kadar basit ve nettir.

Ayağa kalkıp kendi kıymetimizi bilene dek hayatimiz bizden para alan insanları çekeriz. Kendi değerimizi anlamadıkça bize sadece alıcılar gelir. Aslında onlara teşekkür etmemiz gerekir çünkü bize, "Ben bundan daha fazlasına değerim" demeyi öğretiyorlar. Kendini takdir etmeyi öğrenmek ise bu denklemin ilk adımıdır. ikinci adımı ise paranın sana sadece onu takdir edersen geleceğini anlamaktır. Takdir etmezseniz, neden yaşamınıza gelsin ki?

Images

Borçlarınız İçin Şükran Duymak

 


Şimdiye kadar para kazanmak, takdir etmek, biriktirmek ve yatırım yapmak hakkında konuştuk, şimdi ise sıra daha çetrefilli bir konu olan "borç" konusuna geldi. Borçlarla başa çıkmanın özel bir metodu vardır, onu uyguladığınızda stresiniz sihirli bir şekilde ortadan kaybolur. Borç fikrini kafanızda yeniden şekillendirmeniz gerekir. Borçlu olduğunuz kişi ya da bankayı sizin yatırımcılarınız olarak düşünün ve size inanmış oldukları için şükran duyun. Belki onlar size sizin kendinize güvendiğinizden daha fazla güvendiler. Bu, şükran duygusunu hak etmiyor mu?



Bolluk, şükran duygusu ile ilgilidir. Yıllar evvel, Catherine Ponder'in yazdığı Bolluğun Dinamik Yasalar (The Dynamic Laws of Prosperity) isimli kitabı okumuştum. O kitaptan, her çek yazdığımda şükran duymayı öğrenmiştim. Eğer bir çek yazmaktaysam bu, çoktan bir ürün ya da hizmet almış olduğum anlamına gelmekteydi ve kendi deneyimlerim sonucunda, eğer şükran duyuyorsam o çeki yazmanın daha kolay olduğunu öğrendim. Çekin altına küçük bir teşekkür notu eklemek de güzel bir alışkanlıktır. Çeki alanlar büyük ihtimalle şaşırıp mutu olacaklardır. Belki onlar da aynı şeyi bir başkası için yaparlar, şükran duygusu bir domino etkisi yaratır. İşte buna Şükür Etkisi denir.

Images

Şükran Duymak

 

 Gerçekler acı değildir, acı olan; gerçekler hakkındaki algımızdır.

- Anthony J. D'angelo


 Eğer her şeyi ve herkesi değiştirmeye çalışırsak, kendimize ve dünyaya karşı nasıl şükran duyabiliriz?

Tanrı hakkındaki beklentilerimizle ilgilidir ve kendi insani değerlerimizin dışında yaşayabileceğimiz fantezisidir.

Mekanik nesnelerin onlar kontrol eden fizik yasalarının ve kullanım amaçlarının dışına çıkabileceğine dair gerçekdışı beklentidir.

En büyük kesif; duyusal algılarımızı ve motor fonksiyonlarımızı değiştirebileceğimizi fark etmektir. Bu şekilde dünyayı algılama şeklimiz ve davranışlarımız değişir. Eğer hayatımızda olup biten şeyler bizi tatmin etmiyorsa, her zaman iki olasılık vardır. Hayatımız istediğimiz yönün aksine doğru gidiyormuş gibi görünürse, bize algımızı düzeltmemiz gerektiğine dair bir uyarı veriyordur. 





Amaçlarımızı evrensel yasalara ve değerlerimize göre belirlemek hayatimizin kontrolünü elimize alp kaderimizi kontrol edebilmek için yapılacak en akıllıca şeydir. Şundan eminim ki herkesin bir süper modele benzediği, bitmeyen bir balayı havasının estiği ve içinde hiç stres olmayan bir dünya ile ilgili kurduğumuz fanteziler bize mutluluk getirmeyecektir. Bu tarz fanteziler, bizim zihinsel acı ve depresyonumuzun ana sebebidir. Aslında ben mutluluk arayışımı çoktan bıraktım çünkü beni mutsuz etti.

Onun yerine Şükür Etkisinin gerçek ve dengeli gücünü tercih ediyorum.

Images

En Sevdiğiniz Yalan Hangisi - 2

 Teksas’a kadar otostop çekerek gittim. Annemle babamın Teksas'taki evlerine döndüğümde, annemden bana bir sözlük almasını istedim. Okuyabilmeyi gerçekten çok çok istiyordum. İlk başlarda sadece bir iki kelime okuyabiliyordum. İlkönce hecelemeyi öğrenmem gerekti, sonra kelimelere geçtim. Sonra o kelimeler hakkında daha fazla şey öğrenebilmek için ansiklopedi okumaya başladım. Kendime olan güvenim hala çok düşüktü. Adım adım ilerlemem gerekiyordu.

Ne yapmam gerektiğini tam olarak bilmiyor, "Yapmak istiyorum" ile "Yapabilir miyim bilmiyorum" arasında gidip geliyordum.





Annem bana öğrenme yolculuğumda çok yardımcı oluyordu. Günde otuz kelime öğreniyordum ve o da bana bu kelimelerin anlamını soruyordu. Her gün ona bir liste veriyordum, o da benden onların ne anlama geldiklerini anlatmamı istiyordu.

Konuşabilmek, okuyabilmek ve iletişim kurabilmek müthiş bir duyguydu. Sürekli sözlük ile beraber yasamaya başlamıştım.

Onunla yatıyor, onunla kalkıyordum. Onunla beraber kelimeleri okuyup cümleler kurmaya başladım. Ayni zamanda annemin bana zaman ayırıp yardım ediyor olmasına da şükran duyuyordum. Okumaya Ask oldum, olağanüstü güzel bir şeydi.

Images

En Sevdiğiniz Yalan Hangisi? - 1

 

 Her insan, kendi görüş sahasının sınırlarını, dünyanın sınırları olarak kabul eder.

- Arthur Schopenhauer

 

Pek çok kişi Şükür Etkisini uyandırmak yerine kendileri için sınırlayınca birtakım yalanlar üretmeyi seçer. "Benim kapasitem, bu kadar hatırlamaya, bu kadar hızlı okumaya, bu kadar öğrenmeye, bu kadar yapmaya yetiyor" diyerek kendilerini kandırırlar. Bu tarz bir yalan, kişilerin kendileri ile ilgili düşük bir algılarının olduğunun göstergesidir. Küçük bir çocukken ben de kendimi bir yalana inandırmıştım. Benim hikâyem, ben yedi yaşındayken ilkokul öğretmenimin aileme benim okuma ve yazma konusunda kısıtlılığım olduğunu söylemesi ile başladı.





O zamanlarda onun dediklerine inandım çünkü bir alternatifim olduğunu bilmiyordum. Sadece yedi yasındaydım ve benim gözümde o, ne dediğini bilen bir otorite simgesiydi.

O günden sonra bana, akademik açıdan başarılı olamayacak çok da zeki olmayan bir çocuk gözüyle bakılmaya başlandı.

Bana, öğrenme kapasitem yetersiz olduğu için enerjimi spora yönlendirmemin daha akıllıca olacağını söylediler. Bu olaydan on yıl sonra, büyük bir efor ve kararlılıkla bir kitabı bastan sona okuyabildiğimi gördüm ve bu durum beni gözyaşlarına boğdu.

Images

Benim Kutum Seninkinden Daha Güzel

 

  Biraz da kutulardan bahsedelim. Bunun ruhaniyetle ne alakası var diyebilirsiniz. Çoğumuz, düşüncelerimizi ve maalesef ruhani prototiplerimizi küçük kutularımızın içinde depoluyoruz.

Sizlerle bir hikâye paylaşayım.

Seminerlerimden birinde bir kadın yanıma gelip “Benim kocam hiç ruhani değil" dedi.

"Ne demek istiyorsunuz?" diye sordum.

"Tanrıya inanmıyor ve kiliseye gitmiyor" diye yanıtladı.

"Sizce o bir ateist mi? Tanrı’yı. İnkâr mı ediyor?" dedim.

"Evet."



"Peki, size bir şey soracağım. Ruhani olmak sizin için ne anlam ifade ediyor? Size ruhaniyet nedir?"

“Bence Tanrıya inanmaktır. Buna mecburuz."

"Mecburiyet. " dedim.

"Genellikle kişiye dışardan dikte edilen bir şeyi ifade eder. Bu fikre nereden kapıldınız ?"

"Sanırım bunu bana öğrettiler."

Images

Bilinç ve Birlik

 

İlişki gerçekten istediğiniz şey mi? 

Şahsen ben ilişkiyle ilgilenmiyorum. Bilinçle ilgileniyorum ve paylaşımla ilgileniyorum. Birlik, Pazar günü içtiğiniz gofret ya da şarap değildir; her şeyin farkındalığıdır ve hepimizin olduğu birliktir. Paylaşım hakkında konuştuğumda, her şeyle paylaşım içinde olmayı kastediyorum ama en önemlisi ... kendinle ve kendi bedeninle paylaşım içinde olmayı kastediyorum. Kendinizle birlik içinde olana kadar bir başkasıyla ilişki kurmaya başlayamazsınız ve birlik içinde olmak içinde bilinçli olmalısınız.

Bilinç ve maneviyat birbirini dışlamaz ama aynı şey de değildir. Pek çok insan maneviyatla uğraşır ama ona 'Ben haklıyım ve sen haksızsın' bakış açısıyla yaklaşırlar. Bu olduğunda, maneviyat başka bir din biçimi haline gelir ve birlik yerine ayrılık yaratır. Manevi arayışların çoğunun zorluğu, çok fazla yargılama yapmalarıdır. Bilinç, bu tür maneviyattan farklı olarak, her şeyi içerir ve hiçbir şeyi yargılamaz.




Bilinç maneviyat içerir mi? Cinsellik içerir mi? Evet öyle. Yargılamanın sorunu, verdiğiniz her yargının, bu yargıya uymayan herhangi bir şeyi almanızı engellemesidir. Örneğin, eşinizin mükemmel eş olduğuna karar verirseniz, size karşı bir şey yaptıklarında bunu görmek istemezsiniz. Eşinizin mükemmel olduğuna karar verdiğiniz an, algılamayı bırakırsınız.