Hastalıkların Nedenleri


Bazı Hastalıkların psikolojik nedenleri.
*
Anksiyete: Tüm psikosomatik hastalıkların nedeni limitleyici nefes
alışkanlıklarıdır. Anksiyete de bunlardan biri… Yürek sıkışması, nefes alamama,
daralma hislerinin karışımından bahsediyorum. Bu hastalığın kaynağı da hayatın
akışına güvensizliktir.
*
Basur: Sandığınız gibi acı tükettiğimizde değil, geçmiş düşünce ve yaşam
alışkanlıklarına duyulan öfke ve onları bırakmaktan korkulduğu için nükseder…
Geçmişe tutunurken, nefesimizi de tutarız. Bu da bedenimizi kasar ve basur
problemi oluşur.

*
Depresyon: Bu rahatsızlığın altında “Kendimi hiçbir gruba, sisteme,
kişiye ait hissetmiyorum” düşüncesi yatar. Bir başka deyişle sahip olabilme
hakkına sahip olmadığını hissetmekten kaynaklanan kızgınlık diyebiliriz.

*
Dizlerle ilgili problemler: Aynı eklem problemleri gibi inat, gurur,
kibir ve egoyla alakalıdır. Bu problem gerçek dışı düşüncelere uzun zamandır
tutunuyor olduğunuzu gösterir. Esnek olamamanın bir belirtisidir.
*
Fıtık: Kopmuş ve uyumu bozulmuş ilişkileri sembolize eder. İstemediğimiz
bir durumun içine itildiğimizi düşündüğümüzde meydana gelebilir.
*
Astigmat: Kişinin kendini olduğu gibi görme korkusuyla alakalıdır.
Kendini beğenmeyen, güzelliğini, bütünlüğünü görmek istemeyenlerin genel
hastalığıdır.
*
Hipermetrop: Şu an ile şu anda olamamakla ilgilidir. Bu kişiler, yaşamı
içlerine çekmeden geçmişi geride bırakmadan beklerler. Zihinlerinde bir seçim
yapmışlardır. Anı yaşamazlar.
* Guatr: Yaşamlarında fiziksel ve duygusal acı çektiğine, cezalandırıldığına
ve kurban olduklarına inanan insanlarda görülür.


 
*
Horlama: Çalıştığım her beş kişiden birinde bu problem var. Horlamanın
altında yatan düşünce “geçmişi, geçmiş düşünceleri bırakmayayım, eğer yaşamımda
bir tehdit oluşturursa o zaman belki bırakırım”dır. Horlayan insan için bağımlı
diyebilirim.
*
İktidarsızlık: Eski eş ya da sevgiliye duyulan öfke, cinsel baskı,
suçluluk duygularının artmasına neden olan “ayıp, gizli, kötü” gibi
düşüncelerin etkisi ve bu kişilerin hemen hepsinin annelerinin aşırı otoriter,
katı ve sevgisiz olmaları dolayısıyla oluşan korku sonucu ortaya çıkar.
*
Kalp hastalıkları: Hastaların hemen hepsi dediğim dedik, kararlı, maddi
dünyada başarılı, manevi olarak ise aradıklarını bulamamış, genelde
kullanılırım düşüncesiyle “kalbini başkalarına açmaktan çekinen” insanlardır.
*
Kanser: Gerçekte hasta olan tek yer var, o da zihnimiz. Kendimiz olma
yerine diğerlerinin istediği gibi olmaya çalışmanın, bitmek tükenmek bilmeyen
bir onay alma çabasının sonucudur. Egonun devreye girip inanılmaz boyutlara
ulaşması, özün yok olması ve yaşam boyu bir “rol oynanması”… İşte kanser bu…
Zihnimizde kansere neden olan çarpıklığı gidermediğimiz müddetçe hepimiz bu
hastalığa yakalanabiliriz. Kanser, kişinin kendine ihanetidir.

*
Kilo problemleri: Aşırı duyarlılık ve korkuyu temsil eder. Kişinin “ben”
olmaktan, eleştiriden, cinsellikten, incinmekten ve hatta kendi kendinden
korunma ihtiyacını gösterir.
*
Migren: Şu ana kadar çalıştığım birçok kronik migrenli, gördüğüm
kadarıyla mükemmeliyetçilik çabasıyla kendileri üzerinde aşırı baskı
kuruyorlar. Her şeyi mükemmel yapmak ile ilgili tükenmeyen çabaları vardır.
*
Ödem: Geçmişte kalan duygu, düşünce ve inançlara saplanıp kalma halidir.
Genelde tıkanmış, acı veren fikirler ödem yaratır. Nefesimizi tuttukça bedenimizdeki
toksinleri de dışarı atamayız. Bunlar birikir de birikir, biz şişer de şişeriz.
Ödem de bu değil midir Zaten! Sakın unutmayın nefes dünyanın en güçlü detoks
aracıdır.
*
Sırt ağrıları: Her şeyi kendimiz yapmak zorunda olduğumuzu,
desteklenmediğimizi düşündüğümüzde ortaya çıkar. Kimseye güvenmememiz,
özellikle de yakınlarımızdan istediğimiz desteği bulamadığımıza inanmamız buna
sebebiyet verir. Her şeyi kontrol etmek istediğimiz zaman omurgamızı sıkarız ve
işte bu yüzden sırtımız ağrır.
*
Şeker: “Keşke” ile başlayıp “olsaydı” ile devam eden düşünceler, geçmiş
ile ilgili pişmanlıklar ve derin kederin fiziksel bedene yansımasıdır şeker
hastalığı. Bir başka deyişle geriye “hiçbir hoşluk kalmadı” duygusu…
*
Tansiyon: Uzun zamandır çözülememiş duygusal sorunları sembolize eder.
*
Boğaz hastalıkları: Anjin, bademcik iltihabı, boğaz ağrısı içimizdeki
yaratıcılığın, coşkunun, çocuksu hevesin bastırılması ile ilgilidir. Kişinin
yapmak istediklerini yapamadığında ve kendini boğulmuş hissettiğinde bu
hastalıklar ortaya çıkar.
*
Kadın hastalıkları: Akıntı, yara, iltihap, kaşıntı ve benzeri
problemleri yaşayan kadınlara koçluk yaptığımda dünden bugüne taşıdıkları bir
öfkenin olduğunu tespit ettim. Daha önce ilişki yaşadıkları ve kendilerini
güçsüz hissettikleri sevgili ya da eşe hatta babalarına karşı duydukları öfke
bile buna neden olabilir.
*
Kolesterol: Kolesterolü yüksek çıkan kişilerin çoğunda şu ortak durum
var: Yaşamın mutlu, keyifli tecrübelerine kendini kapatmış; tüm hayatları iş,
para, sorumluluk olmuştur.
Kaynak
: Nevşah Fidan Karamehmet
                  http://www.hurriyet.com.tr/magazin/haber/26157996.asp

Similar Posts

One Comment

  1. Ruh halimiz ve düşüncelerimiz ne kadar çok hayatımızı etkiliyor bunu bir kez daha anladım.

Comments are closed.