En Sevdiğiniz Yalan Hangisi?
Her insan, kendi görüş sahasının sınırlarını, dünyanın sınırları olarak kabul eder.
Arthur Schopenhauer
Pek çok kişi Şükür Etkisini uyandırmak yerine kendileri için sınırlayınca birtakım yalanlar üretmeyi seçer. “Benim kapasitem, bu kadar hatırlamaya, bu kadar hızlı okumaya, bu kadar öğrenmeye, bu kadar yapmaya yetiyor” diyerek kendilerini kandırırlar. Bu tarz bir yalan, kişilerin kendileri ile ilgili düşük bir algılarının olduğunun göstergesidir. Küçük bir çocukken ben de kendimi bir yalana inandırmıştım. Benim hikâyem, ben yedi yaşındayken ilkokul öğretmenimin aileme benim okuma ve yazma konusunda kısıtlılığım olduğunu söylemesi ile başladı.
O zamanlarda onun dediklerine inandım çünkü bir alternatifim olduğunu bilmiyordum. Sadece yedi yasındaydım ve benim gözümde o, ne dediğini bilen bir otorite simgesiydi.
O günden sonra bana, akademik açıdan başarılı olamayacak çok da zeki olmayan bir çocuk gözüyle bakılmaya başlandı.
Bana, öğrenme kapasitem yetersiz olduğu için enerjimi spora yönlendirmemin daha akıllıca olacağını söylediler. Bu olaydan on yıl sonra, büyük bir efor ve kararlılıkla bir kitabı bastan sona okuyabildiğimi gördüm ve bu durum beni gözyaşlarına boğdu.
Bu hikâyenin anlatılmaya değer olduğunu düşünüyorum.
Tam on sekiz, yaşına basmak üzereydim. Bir akşamüstü, Hawaii-Haleiwadaki, Vim ve Vigor isimli bir sağlıklı yasam marketinden çıkarken büyük kitap raflarında Chiconun Organik Bahçesi ve Siz adında bir kitap gördüm. Kapaktaki fotoğrafta bir hippi ve elinde dev bir domates ve tırpan tutan çiftçi Chico vardı. Fotoğraftaki genç adam da uzun saçlı ve sakallıydı. “Vay be bu adam bana benziyor. ” diye düşündüm. “O bu kitabı yazabildiyse eğer, bence ben de okuyabilirim.“
Bu benim sahip olduğun ilk kitaptı, bana iki dolar yetmiş beş sente mal oldu. Sürekli okuyan biri için, çoğunlukla resimlerle dolu olan bu kitabı okumak büyük ihtimalle pek de bir şey ifade etmeyecekti fakat benim için çok önemliydi. Kitabı bitirdiğimde (yani resimlere bakıp altlarındaki kısa metinleri okuduğumda) gözlerim şükran gözyaşları ile doldu. Hayatımın en önemli dakikalarından biriydi.
On yıl boyunca, baştan sona bir kitap okuyamayacağımı zannetmiştim ama sonunda okuyabildiğimi keşfettim. Yani on yıldır inandığım şey gerçek değildi. Bu kitap benim öğrenmeye giden yolda devam etmem için ok teşvik edici oldu. Eğer on yıl boyunca bir şeyi yapabilmenizin mümkün olmadığına inandırılmışsanız, onu yapabildiğiniz an sizi dönüştüren bir an olacaktır. O anda yeni bir düzeyde özgüven kazanırsınız.
Teksas’a kadar otostop çekerek gittim. Annemle babamın Teksas’taki evlerine döndüğümde, annemden bana bir sözlük almasını istedim. Okuyabilmeyi gerçekten çok çok istiyordum. İlk başlarda sadece bir iki kelime okuyabiliyordum. İlkönce hecelemeyi öğrenmem gerekti, sonra kelimelere geçtim. Sonra o kelimeler hakkında daha fazla şey öğrenebilmek için ansiklopedi okumaya başladım. Kendime olan güvenim hala çok düşüktü. Adım adım ilerlemem gerekiyordu.
Ne yapmam gerektiğini tam olarak bilmiyor, “Yapmak istiyorum” ile “Yapabilir miyim bilmiyorum” arasında gidip geliyordum.
Annem bana öğrenme yolculuğumda çok yardımcı oluyordu. Günde otuz kelime öğreniyordum ve o da bana bu kelimelerin anlamını soruyordu. Her gün ona bir liste veriyordum, o da benden onların ne anlama geldiklerini anlatmamı istiyordu.
Konuşabilmek, okuyabilmek ve iletişim kurabilmek müthiş bir duyguydu. Sürekli sözlük ile beraber yasamaya başlamıştım.
Onunla yatıyor, onunla kalkıyordum. Onunla beraber kelimeleri okuyup cümleler kurmaya başladım. Ayni zamanda annemin bana zaman ayırıp yardım ediyor olmasına da şükran duyuyordum. Okumaya Ask oldum, olağanüstü güzel bir şeydi.
Daha çok kitap daha çok okudukça, insanların bana sorduğu sorulara daha rahat cevap verebilmeye başladım. Yavaş yavaş kendime olan güvenim yerine geliyordu. Bir şeyin değeri sizin için ne kadar yüksek olursa, onun için o kadar fazla çaba gösterip vakit ayırmak istiyordunuz. O dönemlerde değer verdiğim iki şey vardı, okumak ve evrenin yasaların öğrenmek, o kadar. Okumayı öğreniyor ve gittikçe daha hızlı okuyabilmeye başlıyordum. Kendi kendime hızlı okuma teknikleri geliştirdim.
Her gece kendime su iki soruyu soruyordum: Okuma konusunda yaptığım hangi çalışmalar başarılı hangileri başarısız oldu?
Başarılı olanları tespit etmeye başladım. Bana okuma konusunda yardımcı olan bazı şeyler keşfettim. Bunlardan bir tanesi okuduğum her şeyi, büyük bir öğretmen, şifacı ve filozof olma hayalimle bağdaştırmaktı. İnsan bilincinin geçirdiği evrimi öğrenmek ve zihnimi genişleterek evreni kontrol eden yasalar daha iyi anlamak istiyordum. Böylece okuduğum her şeyi insan bilincinin gelişmesine nasıl katkıda bulunabilir diye okumaya başladım. Bu arada şükran duyusunun okumamı olumlu etkilemekte olduğunu fark ettim, yani Şükür Etkisini keşfettim.
Eğer şükran dolu olursam, o gece, çalıştığım her şeyi hatırlıyor, okuduklarımı daha iyi anlıyor ve zihin kapasitemi daha iyi kullanıyordum.
Günbegün yaptığım bu küçük kesiflerin neticesinde adeta ışık hızında okumaya başladım. Toplam on bir bin sayfa okumuştum.
Işık hızında okumaya başladım. Toplam on bir bin sayfa okumuştum. Bütün bu metinleri yalayıp yutarken oldukça ilginç bir şey dikkatimi çekti. O an okuduğum şeyi hemen o gün ya da bir-kaç hafta sonra direkt olarak hatırlayamasam da, ders verirken yaptığım konuşmalarda ya da konferanslarda o bilgiler ortaya çıkıyordu. Böyle bir yeteneğim olduğunun farkında bile değildim fakat bu yetenek ona en çok ihtiyaç duyduğum zamanda su yüzüne çıktı. Sonuçta okuduğum her şeyin bir şekilde içeride kaldığını anladım. Hiçbir şey kaybolmuyordu. Gerçekten ihtiyacım olduğunda ortaya çıkıyordu.
Zihnimin kapasitesini sorgulamayı bıraktım. Bütün o bilgiler zihnimde depolandığı ve onlara ihtiyacım olduğunda ortaya çıktığı için şükranla doldum. Bu benim yeni olumlamam oldu. “Ben usta bir okurum, fotoğrafik ve işitsel hafızam var ve ne okursam okuyayım okuduğum şey benimle kalıyor” diyordum. Bu cidden etkili oldu. Bu olumlama sayesinde daha da ilerledim.
Fakat benim başarılı olmamı sağlayan şey özünde her şeyin misyonuma ve en yüksek değerlerime bağlamak ve okuma olanağına sahip olduğum için şükran duymaktı. İlk kitabimi okuyup bitirdiğimde bu fırsat için müteşekkir olmuştum. $imdi ise yirmi sekiz bin beş yüzden fazla kitap okudum fakat hâlâ, elime yeni kitap aldığımda okuyabildiğim için şükran duyuyorum. Bu yeteneğimin ortaya çıkışı sayesinde, kelimelerin gücünü kullanarak dünyanın her verindeki insanlarla -Şükür Etkisi’ni- paylaşabiliyorum.
İçimizden Doğan Güç – Şükür Etkisi
John DEMARTİNİ
Halis Şahiner’le Bireysel Danışmanlık
Kontrol Sende Kitabım için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız
Bilinçli Yaratma Sanatı Kitabım İçin lütfen aşağıdaki linke tıklayınız