Çekim Yasası Uygulaması- Özgürlüğe Yolculuğum-2- Aile Dizimi Çalışmalarım

Parasal bir
hedefi kendime çekme konusunda yapmış olduğum imgeleme çalışmalarım sonrasında
kendimi bir anda yüzleşmem gereken bir konu ile bulmuştum. Bu konu aslında
benim daha önce yüzleştiğimi sandığım konuydu.
Çalışmalar
beni asıl çözmem gereken noktaya yeniden döndürmüştü.
Ortaya çıkan
konularla yüzleşmem gerekiyordu. Aile konusu gerçekten oldukça hassas bir
konuydu. İnanç sistemin ve şimdiye kadar bana empoze edilen şeylerden dolayı
büyük bir kıskaç içerisindeydim.
Ailemle ilgili
konulardan bir tanesi; benim aileme yeterince maddi yardım yapmamak, diğeri de
ailemden utanmaktı. Böyle bir şeyi kabul edilmesi mümkün değildi. İnançlarım
bana bunu söylüyordu. Ve bundan dolayı büyük suçluluk duygusu hissediyordum.
Vicdanım beni rahatsız ediyordu.
Yapmam gereken
şey kendimi bu vicdan kıskacından kurtarmaktı ama nasıl?
 Çünkü
annem ve babam vefat etmişti. Şu anda geçmişte olanları düzeltecek bir şey
yoktu. Ya durumu o şekilde kabul edip yeni yaşamıma devam edecektim ya da bu
suçluluk duygularının beynimi kemirmeye devam etmesine izin verecektim.

Sıkışıp
kalmıştım, tam da bu günlerde bir hanım beni face’te ekledi. Onunla sohbetimde Aile
Dizimi
 diye bir şeyden
bahsetti. İnternette konuyu incelemeye başladım. Aile bireyleri ile ilgili
sorunları düzeltme ile ilgili bir çalışmaydı. Bu benim ihtiyacım olan şeydi.

Bu arada bu
hanım aile dizilmemesi yapan bir şahsıda bana önermişti ve onun hakkında
araştırma yaparken aile dizilmesi ile ilgili onun yayınlamış olduğu bir
çalışmayı buldum. Çalışmaya
buradan ulaşabilirsiniz.
 Ailenin
genel profilini çıkartıp 21 gün süre ile okunması gereken bir metin vardı. Bunu
uygulamaya başladım. Ama bir şey eksikti. Bu çalışma Bert Hellinger’ e aitti ama yeterince
bilgi yoktu. Bende bu konuda bilgi alabileceğim kişiye bunu öğrenmemi sağlayan
kişiye döndüm ve bana aile dizimini nasıl yapılabileceğini anlatmasını istedim.
Aile diziminin
bir grupla yapıldığını grup içerisinde olan kişilerin aile bireyleri rolü
oynayarak aile çözümlemesi yapılan kişi ile aile bireyleri görevini alan
kişilerin doğal doğaçlama diyalogları ile aile bireyleri ile ilişkileri yeniden
düzenlenerek sevgi akışının sağlanmasını amaçladığını söyledi. Benim böyle bir
grup oluşturup çalışmam yada bu çalışmaya yapan gruba katılmam bulunduğum yer
itibari ile mümkün değildi.

Bu durumu
terapi şeklinde yapabileceğimi söyledi. Karşımda aile büyüklerimin sandalyede
oturduğunu hayal etmemi ve benimde sırasıyla onların karşısına geçip diz çöküp
ellerimi onun avucuna elimi koyarak, sevgi akışını sağlamak amaçlayan cümleler
söylemeyerek arada sevgi bağını oluşturmamı, bana sevgi ile bakmalarını görmemi
ve onlardan bana sevgi akışına hissetmemi söyledi.

Örneğin babam
karşımda bir sandalye de oturuyorken ellerimi onun avucuna koyup,  “Babacım sen büyüksün ben küçüğüm, sen
veririsin ben alırım, sen benim yaşam kaynağımsın, annemle aranızda ne geçerse
geçsin, sen benim için doğru babasın, lütfen bana sevgiyle bak” diyerek babamın
bana sevgi ile bakmasını hissetmem sağlamam gerekiyordu. Bunu diğer aile
bireyleri içinde yapacaktım.
Çalışmanın
temel felsefesi buydu. Ailemle ilişkilerimi çözecek bir yöntem olarak
gözüküyordu. 
Çalışmalara
başladım. Her sabah yukarıda belirttiğim yazıyı okuyordum. Devamında ise aile
dizimi terapi çalışmasını yapmaya başladım.  Aile bireylerimi karşıma alıp olarla
konuşmaya başladım. İlk çalışmalarda bir şey hissetmedim. Babamın, annemin
ağabeylerimin bana sevgiyle baktığını göremiyordum ve hissedemiyordum. Hala
anne ve babama karşı bir suçluluk duygusu hissediyordum. Ailemden utanıyordum.
Ama çalışmaya devam ettim. Bu duygu nasıl oluştuysa onu bulmam gerekiyor du ki
onu çözebileyim.
Birkaç gün
sonra aile bireylerimle diyalogu ilerletmeye başladım. Çalışma sırasında
babamın annemin karşısında diyalogda düşüncelerim için onlardan özür dilemeye
başladım. Yaptığım ya da yapmam gerekirken yapmadığım düşündüğüm davranışlarım
için özür diledim. Onları suçladığım konular için özür diledim. Birkaç gün bu
şekilde geçti ama ben hala kendimi suçluyordum. Ama suçluluk duygusunun şiddeti
azalmıştı.
Bu sırada
okumuş olduğum bir kaç kitap bana farklı bir bakış açısı kazandırdı.
Laurent
Gounelle
 ye ait Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer  ve  Mutlu Olmak
İsteyen Adam kitapları
 ile Dr. Robert Anthony ait % 100 Kendine Güven kitabını okumuştum.  Üçüde kendine güven konusunu işliyordu. Benim sorunumda
aslında buydu.
Ve kendime güvenmemenin nedeni ise yine ailemle bağlantılıydı.  Garip bir şekilde çocuklukta ne
yaşamışsam ailemden utanıyordum. Bu utanç nedeniyle dış dünyada insanlarla
irtibatta bulunmaktan onlarla samimi iletişime girmekten korkuyordum, çünkü
insanlar beni yakından tanıdıklarında ailemi gördüklerinde o zamana kadar
oluşturduğum imajın zedeleneceği ve hiç olacağım sanısı beni kıskaca almıştı.
Ailemin sahip
olduğu fiziki şartlar çok iyi değildi. Aslında temel sorun ailede iş yapacak
tek kadının olmasından ve 5 erkeğin olmasından kaynaklanıyordu.  Baba, 4 erkek çocuk ve yatalak durumda
yaşlı nine ve bakılacak hayvanlar, ilgilenilmesi gereken bahçe ve ev işleri. Bu
şartlar altında annemin tüm bunların altından kalkması mümkün değildi. Ve sonuç
olarak ta herkes ne buluyorsa yiyor, ne bulursa giyiyordu. Ortalık çok düzenli
değildi. Bugün gördüğüm ve anlayabildiğim bu durumun kaynağını o gün
göremiyordum. 
Kendi kendime
oluşturduğum imajı, ailemden utanarak, yaşadığım ortamı dışlamaya çalışarak
koruyordum. Ya da koruduğumu sanıyordum. Bize daha iyi ortamı sağlamadıkları
için ailemi yargılıyor, suçluyordum.
Bunların
farkına vardığımda çalışmalardaki diyaloglarım değiştirmeye başladım. Ailemle
ilgili kendimi suçladığım yerler, yerine ailemin beni desteklediği benden
memnun olduğu yerlere odaklanmaya başladım. Çalışmalarımda aileme yaptığım
yardımları ve onarın bana teşekkür ettikleri yerleri ön plana çıkartmaya
başladım. Bu bana çalışmalarda rahatlama sağlamaya başlatmıştı.
Ailemle ilgili
daha önce farkına varmadığım bazı şeyleri daha rahat görmeye başladım.
Yaşadığım her şey benim zihnimde oluşmuştu. Benim zihnimde yaratmış olduğum
ailem imajı ve onlardan utanmam yüzünden ben insanlardan uzaklaşmıştım.
Kızların beni
beğenmeyeceğini düşünüyordum. O rezil yaşantıyı yaşamaya hangi aklı başındaki
kız gönüllü olurdu. O zaman ben güzel ve iyi kızlardan uzak durmam gerekiyordu.
Bu durum beni güzel kızlardan mahrum eden aileme daha çok kızmamama neden
oluyordu. Kısır bir döngüydü.
Diğer tarafta
beni sıkıştıran aileme yeterince yardım etmediğim konuda bu durumun bir
yansımasıydı.
Ben ailemin
yaşantısını beğenmiyordum. Bu nedenle de hayalimde ailemin yaşacağı bir dünya
yaratmıştım. Ve ailemin o dünyada yaşamasını istiyordum ama ailem kendi özgür
iradeleri ile kendi düşüncelerine uygun yaşıyorlardı. Kendilerini rahat ettiren
elbise giyiyorlar, benim önemsediğim birçok şeyi onlar önemsemiyorlardı. Benim
onlar için çizdiğim dünya ile ilgilenmiyorlardı o nedenle de değişmeye
niyetleri yoktu.  Ben ise
onların değişmesini istiyordum. Bu durum ailemin ilgi alanında değildi, tersine
onlarda benim başarılı olmamı kendi geleceğime yatırım yapmamı istiyorlardı.
Bir şeyler almaya kalksam annem paranı neden ıvır zıvıra harcıyorsun diyordu.
İkilem içindeydim.
Ortada birbiri
ile çelişen iki farklı bir durum vardı. Ben
kendi hayatımı yaşamak yerine ailemin hayatını yaşamaya çalışıyorum ve bu durum
da beni kısır döngüye sokmuştu.
  Onların
hayatı benim zihnimde oluşturduğum dünyaya dönüşmediği için de ben yeterince
yardım etmiyorum kıskacı içinde kıvranıyordum
.
Aslında burada
beni kıskaca sokan kritik kelimenin yeterince olduğunu da anlamıştım. Yeterince her
tarafa çekilecek bir kelimeydi. Hiçbir zaman net olarak tanımlanmayacak bir şeyi
ifade ediyordu. Ne yaparsam yaptıklarım yeterince olur bunu bilmiyordum. Net
olarak tanımlanmayan şey ise beni umutsuzluğa sevk ediyordu. Görünüşte annem
babam benden bir şey istemiyordu, ben vermem gereken bir şeyler olduğunu
düşünüyordum. Ve bunları uygulamaya sokamadığım içinde kısır döngüdeydim.
Aslında bunların o dönemdeki diyalog eksikliğinden kaynaklandığını şimdi
anlayabiliyorum. Herkes kendi dünyasında yaşadığı için herkesin hayali ve
hedefleri oldukça farklıydı. Paylaşım yoktu
 Aile
dizimi çalışmaları gün geçtikçe diyaloglarla daha düzelmeye başlamıştı. Bir
yandan ailemden yaptığım ve yapmadığım şeyler için özür dilerken diğer tarafta
beni rahatsız eden olaylarla ilgili olarak nefes çalışması yapıp gülümseyerek
veriyordum. Ve bir süre sonra anne ve babamın bana güler yüzle bakmasını
sağlayabildim.
Çalışmalarda
onlarla girdiğim diyalogla hatırladığım her olumsuz onlardan özür diliyor
onların beni affetmesini istiyordum. Diğer taraftan da onların beni onayladığı
olayları gözümün önüne getirerek bakış açımı olumsuzdan olumluya çeviriyordum.
Tam bu sırada
bir şeyleri fark ettim her şey benim
zihnimdeydi
. Her şeyi ben zihnimde
izin vererek
 yaratıyordum.
Ve kendi
yarattığım düşüncelerle kendi kendimi kıskaca alıyordum. Başkaları yerine
düşünüyorum onların zihinlerini okumaya çalışıyorum, devamında onların ağzından
kendime görev veriyor, ancak gerçek hayatta ben o görevi yapmak istemiyordum. O
nedenle de o görevi fiili olarak yerine getirmiyor ya da davranışı yapmıyordum.
Bu seferde görevi yerine getirmediğim için karşı taraftaki insan tarafından
yargılanıp suçlanıyordum ya da kendi kendimi yargılayıp suçluyordum. Vicdanım
devreye giriyordu. Vicdanımın rahatlaması için suçun cezalandırılması
gerekirdi. Ve suçlu olduğumu düşündüğüm için cezalandırılmadığım sürece
vicdanım rahatlamıyordu. Kendi kendime senaryo yazıp kendi kendimi mahkûm
ediyordum.
Bunu fark
etmem benim için dönüm noktası oldu. Her şey benim zihnimde oluyordu. Karşıdaki
kişinin hiçbir şeyden haberi yoktu. Ben kendi kendime zihnimde yarattığım canavarı,
dışarıdan bir kişinin öldürmesini bekliyordum. Benim zihnimde verdiğim izni
benden başka hiçbir kimse yok edemezdi ki. 
Bunun farkına
varınca zihnime giren bilgileri ve verdiğim anlamlarını değiştirirsem ruhsal
yapımda duygularımda değişiklik yaratabileceğimi fark ettim. Bunu nasıl
yapacaktım. Tam bu durumda devreye yine nefes çalışması ve z.ponopono da
kullandığım silme ve temizleme olayı geldi.

Ve ikisini
birleştirerek zihnimde verdiğim izinleri iptal etmeye başladım. Daha önce
yayınladım Zihin
Filtreni Kontrol Et, Algıların Değişsin 
 yazımda
anlattığım şekilde verdiğim izinleri iptal etmeye başladım.

Devamında
ailemle ilgili yapmış olduğum aile dizim çalışmaları bir adım daha ileriye
götürdüm. Utanma nedeniyle mahalledeki insanlara verdiğim beni yargılama
suçlama izinlerini iptal çalışmalarını yaptıktan sonra, Babamı alıp mahallede
yürüyerek gezmeye imgeledim. Sokaklarda gezmeye başladım. Oldukça rahattım.
Karşıdan kızlar geliyor ama ben rahatım onlarla babamın yanında sohbet
ediyorum. Aynısını annemle uyguladım. Mahallede ve çarşıda gezdim. Onun benimle
mutlu olduğu anlardaki yüz ifadesini imgeledim. Oldukça rahattım sokaktaki
insanların benim için önemleri yoktu çünkü ben onlara beni yargılayın enerjisi
göndermiyordum.
Mucize değişim
başlamıştı. Ailemle ilgili hatırladığım ve kendimi suçladığım olaylar üzerinde
verdiğim izinleri iptal ettikçe aile dizimi çalışmasının diyalogları da
zenginleşmeye devam ediyordu ve yavaş yavaş rahatlama geliyordu. Kendimi daha
iyi hissediyordum.
Parasal bir
hedef amaçlayarak başladığım çalışma farklı bir boyuta gelmişti. Ama sonraki
günlerde kendimle ilgili yaptığım keşifle olayın aslında hedefimle bağlantılı
olduğunu görmem müthiş heyecanlandırmıştı. Bu keşif parasal blokajlarımın
sebebiydi.
Tünelin
ucundaki ışık görünmüştü.
Bir sonraki
yazımda bunu anlatacağım.
Sevgiyle.

Halis Şahiner.

Similar Posts