|

Melankoli de Olmanın Nesini Seviyoruz?

Melankoli, hüzünlü olma mutluluğudur.”
Victor Hugo

Birçok insanın yaşamında kendini sabote etmek için kullandığı davranış biçimlerinden biriside melankolik takılmaktır. Çoğunlukla da bu duruma ben duygusalım diyerek kılıf bulmaktır.

Melankoli, derin bir keder içinde hüzünlü, acı çeken, yalnız, umutsuz bir insanın içinde bulunduğu durumdur.

Melankolik kişi bir yandan yalnızlığı seçmekten hoşnutken bir yandan da insanların içinde olamayışının hüznünü duyar. İnsanlarla ilişkilerinde genellikle sorun vardır. Anlaşılamaması, mizacı gereği farkındalığı, sosyal olmayı, diğerleri gibi olmayı becerememeleri onu insanlardan uzaklaştırır.

Melankolik takılmanın altında çoğunlukla kurban olduğunu, haksızlığa uğramış olduğunu düşünmek yatar.

Çoğunlukla melankolik durumu yaratmayı sağlayan şey yaşanan olay sonrasında geçmişteki bir duygu durumunu çağırıp bugünkü halimiz üzerine enerjitik olarak yüklemektir.

Bu genellikle 0-7 yaş arasında yaşamış olduğumuz duygusal durumlara o zaman verdiğimiz anlam ve tepkilerin yansıması şeklinde olur.

En belirgin örneği sevgi, şefkat ve ilgi elde edilmesi için yapılan davranışlarda kendini gösterir. Bunların yoksunluğunu hissettiren bir durum yaşadığımızda ilk yaptığımız şey geçmişteki bu durumla ilgili bir referans olayı bulmak ve devamında o referansın enerjitik durumunu bedenimizde yaratmak olur.

Aslında geçmişte bu durumu yaşadığımızda bizi o durumdan çıkartacak yeterli kaynaklara sahip değildik. Zihnimiz yeterince gelişmemişti ve olaylara nasıl tepki vermemiz gerektiğini bilmiyorduk.

Ebeveynlerimize kendimizi nasıl ifade edeceğimizi bilmiyorduk. Onların dikkatini çekme yöntemi çoğunlukla hüzünlü olma durumumuzdu. Ancak o şekilde dikkatlerini çekebiliyorduk.

Veya beklentilerimiz karşılanmadığında içine düştüğümüz durumla baş edebilmek için mağdur veya kurban olduğumuz ve bir şekilde bir kurtarıcı tarafından kurtarıldığımız hikâyelerle kendimizi yatıştırabiliyorduk.

Günlük yaşamımızda geçmişimizdeki olumsuz olayı hatırlatan bir durum yaşadığımızda içimizdeki duygular tetiklenir ve geçmişimizdeki bu duygu durumunun enerjitik yansımasını bedenimizde ortaya çıkartır.

Bu durumla karşılaştığımızda farkında olmamız gereken şey geçmişimizde o olayı çözecek yeterli kaynağa sahip olmadığımız ama yetişkin olarak şu anda bunun üstesinden gelebilecek güce ve kaynaklara sahip olduğumuzu görmektir.

Bu nedenle de melankolide kalmak veya oradan çıkmak tamamen bir seçimdir.

Melankolide kalmaya devam edebilmenin en önemli şartı hiç bir seçenek yokmuş gibi davranmaktır.

Başka seçeneklere sahip olduğumuzu kabul edersek kendimizi bir şey yapmak zorunda hissederiz. Diğer türlü hiç bir şey yapmak zorunda değilizdir.

Bu durumdan kurtulmak istiyorsak yapmamız gereken şey ise soru sormaktır.

Hangi olayları yaşadığımızda melankoli hali yaratıyoruz?

Melankolide kalmak bizi ne yapmaktan ne olmaktan alıkoyuyor? Yapmadığımız veya yapmak istemediğimiz ne için referans oluyor?

Melankolide kalmak bizim geçmişimizdeki hangi duygumuzu yeniden yaratmamıza hizmet ediyor?

Seçeneksiz ve çaresiz olduğumuza kendimizi inandırmamızı bizim için değerli kılan şey nedir?

Kimin sevilmemezligini, kimin sevgi açlığını yaşamımızda taşıyoruz?

Kendimizi hareketsiz kılmak için yaşamımızda ne yaratıyoruz?

Kendimizi geçerli, değerli ve yeterli hissedebilmemiz için bunu bize kimin söylemesi gerekiyor?

İçinde bulunduğumuz durumu değiştirmeyi seçseydik nasıl davranmamız gerekirdi?

Hangi adımları atmamız, kendimize ne söylememiz veya kendimizi neye inandırmamız gerekirdi?

Bunu yapmamız için kendimizi nasıl motive edebiliriz?

Kendimiz deki hangi düşünceleri değiştirebiliriz?

Buradaki farklı seçenekleri görebilmemiz için biz ve bedenimiz hangi enerji alan ve bilinç olabiliriz?

Başka neler mümkün?

Halis ŞAHİNER

Kontrol Sende Kitabım için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız

Bilinçli Yaratma Sanatı Kitabım İçin lütfen aşağıdaki linke tıklayınız

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir