Kim Olmayı Seçerseniz O Olursunuz
Kim Olmak İstiyorsunuz?
Bir keresinde, Teksas’ta yapılan bir diş hekimliği konferansında konuşmacıydım. Konferansın konusu Temporomandibular eklem bozukluklarıydı. O zamanlar Teksas Kayropraktik Üniversitesi’nde genç bir öğrenciydim, diş hekimlerine konuşma yapıyor olmamın sebebi ise konu üzerinde çok çalışmış olmamdı.
Konferansa geldiğimde oturabileceğim tek boş yerin diş hemşirelerinin yanı olduğunu gördüm. Yanımda getirdiğim portatif sunum masasını gören bir hemşire, “Konferansta bir şey mi yapacaksın?” diye sordu.
“Evet, bir konuşma yapacağım” dedim.
“Ne hakkında konuşacaksın? Sen doktor musun?”
“Hayır, henüz tıp öğrencisiyim.”
Bazı hemşireler bana şaşkınlıkla baktılar, belli ki onların kafalarındaki doktor imajına uymuyordum. Yaşım ve genç görünüşüm onlarda kuşku uyandırmıştı. Algılarımız ne kadar da yanıltıcı olabiliyor değil mi?
Sıradan bir doktorun okul hayatı boyunca 80’den fazla kitap okuduğunu biliyor musunuz? Peki, sınıf sonuncusu olarak mezun olan kişi ne olur? Yine de doktor olur. O 80 tane ders kitabını çok iyi çalışıp özümserseniz, doktor olmak için gereken materyali okumuş olursunuz. Bunu iki katına çıkartıp, diş hekimliğiyle ilgili 150 kitap okursanız, konunun uzmanı konferanslarda konuşma yapabilecek hale gelirsiniz. Bunu kanıtladım çünkü tam olarak öyle yaptım. Temporomandibular eklem bozuklukları ile ilgili konuşma yaptığım diş hekimleri konuya benden daha fazla hâkim değillerdi. Konuya o kadar hâkimdim ki benim bir diş uzmanı olduğumu zannettiler. Esasen yarım saat konuşmam gerekiyordu fakat başladıktan sonra neredeyse dört saat konuştum. Daha az korku ve daha az suçluluk duygusuyla her şeyi başarabilirsiniz. Benim hayalim öğretmekti ve hayalim gerçek oluyordu.
Hemşireler, doktorları kendilerinden üstün görüyorlardı; bu yüzden kendilerini küçümseyip doktorlar için çalışıyorlardı. Eğer o hemşireler doktorları kendi yansımaları olarak görebilselerdi, “Bende de doktor olabilecek kapasite var” diyebilirlerdi. Mesleklerin değer ve prestijleri kolektif imajlarıyla çok ilintilidir.
Aynı prensip, kendinizden üstün gördüğünüz bir kişiyle her türlü ilişkiniz için de geçerlidir. Bu durumda kendinize, “O yapabiliyorsa ben de yapabilirim” demenizi öneririm. Onlarda başarılı olmak için her ne varsa aynısı sizde de farklı bir biçimde vardır. Onlara ve hayran olduğunuz özelliklerine çökme işlemi uygulayın. Kendinizde olmadığını zannettiğiniz o özelliklere sahip olduğunuzu göreceksiniz.
Yedi sene boyunca herhangi bir konu üzerinde her gün sadece yarım saat yoğunlaşarak çalıştığınızda o konuya hâkim olursunuz. Bu noktaya, 60 dakika çalışırsanız dört yılda, 120 dakika çalışırsanız üç yılda ve 180 dakika çalışırsanız iki yılda ulaşırsınız. Dişçilik anlayıp üzerinde uzmanlaşmak istediğim alanlardan bir tanesiydi. Bilincin yansıtma mekaniğini anlayıp basit bir stratejiyi uygularsanız önünüz açık olacaktır.
John DEMARTİNİ
Değerler Prensibi
Kontrol Sende Kitabım için lütfen aşağıdaki linki tıklayınız
Bilinçli Yaratma Sanatı Kitabım İçin lütfen aşağıdaki linke tıklayınız