Zihin Filtreni Kontrol Et, Algıların değişsin.
Kendi içimde yaptığım çalışmalar sonrasında benim rahatsız olduğum konuların büyük kısmının kaynağının kendime güven sorunumdan kaynaklandığını fark ettim. Olay aslında benim kendime güven konusunda yeterli olmadığımı düşündüğüm konularda hayatımın kontrol etmesi için birilerine izin vermemden kaynaklanıyordu.
Olayın can alıcı noktası buydu izin vermek. Aslında hepimiz hayatımızda sürekli etrafımızdaki kişilere kendi dünyamıza girmesi için izin veriyoruz. İzin vermediğimiz hiç bir şey bizim dünyamıza girme şansı yok. Çünkü herkes düşünceleri ve algıları ile oluşturduğu kendi dünyasında yaşıyor. Bu bizim özelimiz bu sahip olduğumuz en değerli varlığımız. Ve biz yaşamdaki bazı beklenti ve isteklerimiz nedeniyle birilerine bu özel dünyaya giriş izni verirken bir başkasına bu izni vermiyoruz. Birilerine bizi kontrol etmesi için yetki vermekteyiz. Burada bir diğer temel unsur ise beklenti. Ve bu beklenti duygusu bizim ruhsal halimizi ve duygularımızı temel noktasını oluşturuyor.
Aynı anda etrafımızda olan olaylara ait milyarlarca bilgi varken beynimiz o bilgilerden sadece birkaç baytlık olanı kullanır. Hepimizin bir zihin filtresi var ve biz bu zihin filtresi vasıtasıyla bilinçaltımızı gelen bilgiyi kontrol ederiz. Zihin filtremizin izin verdiği bilgiyi dikkate alırız. Aslında izni bir anlamda zihin filtremiz girişindeki bekçilerimize veriyoruz. Bu zihin filtremizdeki izinleri değiştirerek olaylara karşı algılarımızı ve tepkilerimizi değiştirebiliriz.
İzin verme işlemi çocukluktan bu tarafa farkında olmadan sürekli yaptığımız bir şey. Aile bireylerimizin hayatımıza müdahale etmesine izin veririz çünkü onların sevgisine maddi ve manevi anlamda desteğine ihtiyacımız var, öğretmenlerimizin bizi kontrol etmesine izin veririz çünkü onlardan bilgi beklentimiz var, din adamlarının bizi kontrol etmesine izin veririz ruhsal yanımızın doyurulmasını isteriz. Hoşumuza giden bir gencin hayatımıza müdahale etmesine izin veririz sevme ve beğenilme beklentimizi karşılar. Hep bir beklenti vardır. Normalde istemediğimiz bir şeyin bize yapılmasına izin vermeyiz. İtiraz ederiz veya tepki veririz. Tepki vermiyorsak bu durumla ilgili bir beklentimiz vardır ve o kişiye beynimizde o davranış için bize müdahalede bulunması için izin vermişizdir.
Etrafınıza bir bakın. Örnek olarak bir işyerinde amiriniz tarafından siz bazı olumsuz davranışlara maruz kalırken, başka bir kişi kalmıyor. Belki sizden daha az iş yapıyor belki işini düzgün yapmıyor ama siz olumsuz davranışlara maruz kalırken o rahat laylaylom bir hayat sürüyor. Siz ise yırtınıyorsunuz yaptığınız işin beğenilmesini istiyorsunuz takdir edilmenizi bekliyorsunuz. Ama nafile. Müdürünüz yaptığınız işi beğenmiyor, size farklı davranıyor diğer kişiye farklı davranıyor. Bunun nedenine gelince sizin müdürünüz konumunda bulunan kişiyi beyninizde otorite olarak kabul etmeniz ve sizin üzerinde tasarruf izni vermeniz, sizi yargılamasına, suçlamasına, size bağırıp çağırmasına ona izin vermeniz. Aslında ona verdiğiniz anlam. Onun size bu şekilde davranmak konusunda hakkı olduğunu kabul etmeniz.
Bunu gerçek dünyada söyleyip söylememeniz önemli değil. Siz zihnen bu davranışlara onun hakkı olduğunuz düşündüğünüz anda o kişi size bu davranışları yapmaya hak kazanacaktır ve siz bu tür davranışa maruz kalacaksınızdır. Çünkü siz karşı tarafa bunun enerjisini gönderiyorsunuz. Karşı tarafın bu davranışlara hakkı olduğunu düşünüp kurban rolüne bürünüyorsunuz. Karşı gelme hakkınız ve gücünüzü yok ediyorsunuz, Karşı gelme hissini bulsanız da alt tarafta yatan suçluluk duygusu sizi rahatsız ediyor. İkilem içinde sıkışıp kalıyorsunuz.
Bu izinleri neden veriyoruz tabiî ki beklentimiz olduğu için, kendimize yeterince güvenmediğimiz kendimizin sahip olduğu gücü görmediğimiz için karşı taraftan onay beklemek için, işimizi kaybetmemek için. Kendinize güvenmediğiniz sürece ve hep dışarıdan destek aldığınız sürece bu izinleri verip bu durumları yaşayacaksınız. Bu durumdan ne kadar uğraşsanız kurtulamazsınız. Başka işyerine gitseniz de bu durumla yeniden karşılaşacaksınız. Çünkü bilinçaltındaki izin mekanizması her daim işleyecektir.
Şu anda gerçek anlamda güzel ve hoş bir hanımsınız. (Birçok insan güzel olduğunu lafta söyler kendini beğendiğini söyler ama gerçekte anlamda hiçbir zaman kendine bir prenses gibi davranmaz. Saçının şeklinin bozulması onun tüm güzelliğini yok edebilir.) Ama bundan emin değilsiniz. Çünkü çocukken size çok değer verdiğiniz birileri güzel olmadığınızı söyledi ya da sizdeki bir ayrıntıyı ön plana çıkartarak sizi maniple etti. Kendisinde olan ve eksik olduğunu düşündüğü konuyu sizde sanki ona sahipmişsiniz gibi size söyledi. Belki şaka yaptı. ( Bu yazıyı yazarken aynı şeyi kendimin yaptığı gözümün önüne geldi bende kızımı “benim çirkin kızım” diye seviyordum. Tezata bak). Ancak sizin o anki ruh haliniz bunu farklı algıladı. Bu sizin kendinize olan özgüveninizi zedeledi ve bu nedenle kendinizin güzel olamadığını düşünmeye başladınız. Sevgiyi güzellikle ilişkilendirip anlamlandırdınız ve otarite yerine koyduğunuz birileri size güzelsiniz dedikçe kendinizi mutlu hissettiniz, demedikçe kendinize güveninizi yitirdiniz.
Sabah süslendiniz dışarıya çıktınız durakta servis bekliyorsunuz. Durakta birçok insan var ve kendine güvensizlik duygusu ile hemen düşünceler üşüşmeye başladı acaba nasılım, giydiğim bluz yakıştı mı? O anda ne yaptığınızın farkında değilsiniz ama o anda o durakta bulunan hiç tanımadığınız birçok kişiye sizin hakkınızda yargılama, söz söyleme fikir beyan etme izni veriyorsunuz. Belkide ömrünüzde sadece bir kez gördüğünüz kişi o anda size şakasına bluzun olmamış dese o anda tüm moral motivasyonunuz bitti.
İşyerine geldiniz kapıdan girerken yine aynı düşünce acaba beni nasıl bulacaklar? Sevdiğin sevmediğin tüm kişileri otarite yerine koyup senin hakkında yargılama ve tasarrufta bulunma izni veriyorsun. Tabi bu arada sen kendinde bir eksiklik buluyorsan emin ol ki yaydığın enerji ile oradakilerden birisi senin düşündüğün konuyu sana söyleyecektir. Belki sabah, belki öğlen, belki akşam. Odak noktan ne ise kesinlikle izin verdiğin kişilerden birisi sana o yargıda bulunacaktır. Ancak siz kendinize güvendiğinizde salaş bir şekilde giyinseniz dahi yaydığınız güven enerjisi ile hiç kimse size o günkü giyim kuşamınız hakkınızda hiçbir yargıda bulunmayacaktır. Çünkü siz kendinizi gerçek anlamda beğendiğiniz için diğer insanların size yargılamaları konusundaki tüm kozlarını ellerinden alacaksınız.
Yaptığım çalışmalar sonrasında beklenti ve izin vermenin hayatımı yönlendiren en önemli iki şey olduğunu fark ettim. Korkularımın kaynağı bunlardı. Sorunun kaynağını tespit etmiştim şimdi sıra gelmişti bu sorunumu çözmeye. Ama bunu nasıl yapacaktım.
Zihnimde bir ışık belirdi. Vermiş olduğum izinleri tespit edip bunları iptal ettiğimde algılarımın değişeceğini ve korkularımın enerjisinin yok olabileceği fark ettim. Çünkü sonuçta her şey beyinde ve algıyla alakalı idi.
Bu noktada imdadıma iki şey yetişti. Aslında elimde olan bilgileri farklı şekilde kullanarak bu durumun üstesinden geleceğimi anladım. Bunlardan birincisi z.ponopono sistemindeki sözcük kullanımı, bir diğeri ise nefes alma tekniğiydi.
Z.ponopono sistemindeki ho’oponopono sistemi ile z.point sistemin birleştirilmiş biçimi. Temelinde Ho’oponopono sisteminde mevcut bulunan 4 cümle var.
Seni Seviyorum. Teşekkür ediyorum. Özür dilerim. Beni affet.
Burada temel mantık olarak bilinçaltındaki kayıtlarımızı silmek için farklı bir cümle kombinasyonu kullanırken, yeni kayıtlar için diğer kombinasyon kullanmaya dayanıyor.
Başlangıç cümlesi olan aşağıdaki cümleyi okuduğunuzda olayı rahatlıkla anlayacaksınız. Bu cümleyi bir kez yüksek sesle okumanız yeterli.
“Bilinçaltım şimdi senin için güçlü bir niyet belirliyorum, her ne zaman belli kişiyi, olayı, durumu düşündüğümde ve belli düşünceler düşündüğümde beni rahatsız eden duygu , düşünce, neden, kalıp, inanç hissedersem, anahtar cümleler olan “özür dilerim, beni affet, seni seviyorum” tekrar tekrar söylediğimde bu rahatsızlık veren duyguları, düşünceleri, nedenleri, kalıpları , inançları ve bunlarla bağlantılı her şeyi bütünüyle ve kolaylıkla sileceksin . Sildiğim bu kalıpların, duyguların, inançların, nedenlerin yerine “teşekkür ederim, seni seviyorum” anahtar cümlelerini tekrar tekrar söylediğimde bilinçaltıma yüklemek istediğim onaylamaları ve durumu kolaylıkla ve hızla yükleyeceksin. Teşekkür ederim bilinçaltım.
İkinci olarak ise nefes kullanımı. Nefes bilinçaltı kayıt sistemine ulaşmada en kolay ve etkili aracımız. Çünkü nefesimiz vücudumuzda hem bilinçaltımız tarafından aynı zamanda bilinçli zihin tarafından kontrol edilebilen tek aracımız. Biz hiçbir şey yapmasak dahi vücudumuz oto kontrolle nefes alamaya devam edecektir. Bununla birlikte biz bilinçli zihinle nefese müdahale ederek o anki psikolojik durumumuzu değiştirebilme gücüne sahip olabiliyoruz. Örneğin derin nefes alıp, ağzımızdan yavaşça ve uzun süreli vermek biziz sakinleştirirken, hızlı hızlı vermek tam tersi bizim daha fazla sinirlenmemize neden olmaktadır.
Bu nedenle ben bilinçaltını kontrol için dört zamanlı yapılan bir nefes çalışmasını kullandım.
Çalışma biçimi şu şekilde:
İçinizden sayacağınız dört sayısına kadar geçecek sürede nefes alın.
Dört sayıda nefesinizi içinizde tutun.
Birden altı sayısına kadar sayarak nefesinizi yavaşça ağzınızdan gülümseyerek verin.
Son olarak dört sayı sayarak nefessiz bekleyin.
Sonra dört sayı sayarak tekrar nefes almaya başlayarak döngüyü devam ettirin.
Nefes çalışmasını burundan alıp ağızdan vererek yapmak ve diyafram kullanmak istediğiniz verimin alınmasında en önemli iki noktadır.
Çalışma başlangıcında sayı sayma işlemlerini 4 sayılı başlayıp ilerleyen durumlarda nefes verme sürelerini ve nefessiz durma sürelerini uzatabilirsiniz. Özellikle son nefessiz kalma bölümü bilinçaltımızın çözülmesi için çok faydalı bir durum. Nefesin uzun süreli ve yavaşça verilmesi size büyük gevşeme sağlayacaktır. Nefes alış verişte göbeğinizi inip kalktığını hissetmeye çalışın.
Şimdi gelelim bilinçaltı kayıt değiştirme konusunda.
Ben bu durumu öncelikle ailemle ilişkilerde nasıl yaptığım konusu ile başlayacağım;
Kısaca ben durumumu açıklayayım önce, çalışmalar sonrasında yeniden çocukluğuma döndüm demiştim. Kendimde bulduğum şeyler hiçte hoş bir şey değildi. Ben çocukluğunda nedenini bilmediğim bir nedenden dolayı ailemden hep utanıyordum. Ailemin yaşayış biçimini bilinçaltında kabul edemiyordum. Aslında mantıken baktığımda biz 4 erkek kardeş, bir baba, bir yatalak yaşlı nine ve bir anneden oluşan bir aileydik. Tabiî ki ev işleri anneye bakıyordu. Annenin tek başına bu kadar işin üzerinden kalkması çok zordu. Ama tüm kardeşler erkek olduğu için bu konuda kimse elini taşın altına sokmuyordu. Tabi birde küçüklük var. Sonuçta ister istemez evin hali çok karmakarışık bir durumdaydı. Annem giyim kuşamına yeterince dikkat etmezdi. Aslında etrafımızdaki birçok ailenin durumu bizden farklı değil daha da kötüydü. Yalnız bir işte çalışan sürekli gelire sahip insanların yaşam biçimleri düzenliydi.
Sürekli maddi anlamda yokluk duygusu içinde olmak, sürekli mücadele etmek zorunda kalmak, ailedeki sosyal yapıyı da etkilemişti. Yokluk, parasızlık duyguları nedeniyle varlıklı ve parası olduğunu düşündüğüm kişilerin yaşantılarına özenip ailemden utandım. Ailemle ve ağabeylerimle de sıcak bir ilişki kuramadım. Tabi bu durumun benim yaşamımda çok büyük etkisi oldu. Ailemden utandım.
Her şeyi maddiyata bağlamıştım. Diğer insanları gözümde acayip yükseltmişken ailemi tam tersi hor görüyordum. Bunların hepsinin boş bir düşünce yığını olduğunun şimdi farkına varıyorum. Ben kendi kendimi kafese kapatmıştım. Kimsenin kimseye üstünlüğü yoktu. Ben bütün bunlara ben düşünce boyutunda hep izin vererek ve kendimi kafese kapatarak yapıyordum.
İstediğim hayatı elde etmek için hep birilerinden beklenti içindeydim. Gözüm hep dışarıdaydı sahip olduğum şeyleri görmeyip onlarla mutlu olmak yerine hep dışarıdakileri elde etme peşindeydim. Kendi gücümün farkında olmadığım için kendime güvenim yoktu. Kendime güvensizlik duygusu beni diğer kişilere muhtaç ediyordu. Ve bu muhtaçlık içinde o kişilere beni kontrol etme yargılama izinleri veriyordum. Ve onlarda beni bir güzel yargılıyorlardı ki yerlerde sürünmeye devam ediyordum.
Beğenilmeye, farkında olunmaya açtım. Bunun içinde sürekli olarak hep etrafımdaki insanlara beni yargılayın enerjisi gönderiyordum ancak bununla birlikte yanında bonus olarak ben kendime güvenmiyorum enerjisi de gönderiyordum. Ee tabiî ki bunun karşılığı ben daha da batıyordum.
Aileme de bunu yapmıştım etrafımdaki diğer kişilere de bunu yapmıştım. Aslında sokakta tanımadığım birçok kişiye bile bu yetkiyi vermiştim.
Örneğin ben yatılı okulda okuduğum için tatillerde memlekette geldiğimde mahallemde yürürken utanırdım. Sahip olduğum imkânlardan utanırdım. Benim okulda sahip olduğum imkânlara ailem sahip olmadığı için güzel giyinip gezersem insanlar beni ayıplayabilirlerdi, suçlayabilirlerdi. Ben bundan çok korkuyordum.
Aslında olan şuydu tanıdığım ya da tanımadığım belkide benden çok daha kötü durumda olan bir mahalle insana beni yargılama izni veriyordum. Ve onlara beni yargılama izni verdiğim için onlar yerine düşünüp sanki bunlar onların düşünceleri gibi kendimi suçluyordum. Onları zihnimde otorite yerine koyan bendim. Onlara zihnimi ele geçirmeleri için izin veren bendim. Bunun farkına vardığımda bir anda kafamda şimşek çaktı aslında ben korku çalışması yerine bu verdiğim izinleri iptal edersem olay normale dönecekti. Korkumun kaynağı bunlardı.
Ve yukarıdaki çalışmalara başladım.
Dörtlü nefes döngüsünü yaparken içimden 3 kez İsimlerini hatırladığım kişilere ismen hatırlamadıklarıma ise genel bir izin iptali cümlesi tekrarladım.
Ahmet amcaya ailemle ilgili konularda vermiş olduğum beni yargılama, suçlama iznini iptal ediyorum ve siliyorum.
Üç kez bu sözü tekrarladıktan sonra içimden silme cümleleri olan “özür dilerim, beni affet, seni seviyorum” cümlelerini 10-15 saniye tekrar ettim. Genelde iki – üç nefes döngüsünde bu işi tamamladım. Ve hissettiklerime baktığımda sonuç muhteşemdi o sahneyi hatırladığımda artık rahatsızlık hissetmiyordum. Sonra aklıma gelen her yerde devam etmeye başladım.
……. ..ya şu anki güzel giyinişimi ailemin kötü durumu ile ilişkilendirip beni ayıplaması ve suçlaması için vermiş olduğum tüm izinleri iptal ediyorum ve siliyorum.
…….. ya beni beğenmeleri beklentisi nedeniyle vermiş olduğum beni yargılama, suçlama hakkımda söz söyleme izinlerini iptal ediyorum ve siliyorum.
…….. ya …. davranışım nedeniyle vermiş olduğum beni yargılama, suçlama hakkımda söz söyleme izinlerini iptal ediyorum ve siliyorum.
Ve buna benzer birçok cümle ve aynı şekilde tekrarladım.
Devamında ailemle ilgili olarak düşünceleri temizlemek için kullandım
Aileme vermiş olduğum beni yargılama, suçlama iznini iptal ediyorum ve siliyorum.
Ailem tarafından bana verilmiş onları yargılama ve suçlama iznini iptal ediyorum ve onlara iade ediyorum.
Ailemle ilgili olarak yapmam gerektiğini düşündüğüm olaylar nedeniyle kendimi verdiğim kendimi yargılama, suçlama iznini iptal ediyorum ve siliyorum.
Çocukluğumda hatırladığım birçok konu için bu çalışmaları yapmaya başladım. İzin konusunda üç farklı izni verdiğimi fark ettim.
Birincisi karşımdaki kişiye vermiş olduğum benim üzerimde tasarruf etme, yargılama, suçlama vb. izin ve haklar.
İkincisi karşımdaki insanı yargılamak, suçlamak için kendime verdiğim izin ve haklar.
Üçüncüsü ise kendi kendimi yargılamak suçlamak için kendime verdiğim izin ve haklar.
Bu işlemi yaşadığım bir olayda nasıl kullandığımın örneği ile devam etmek istiyorum.
Ben küçükken bulunduğum ilçede cumartesi günleri Pazar kurulur ve bende bu pazarda yumurta satardım. Zaman zaman evde tavuklar dışında ördekler olduğu içinde aynı zamanda pazarda satmaya ördek yumurtasıda götürürdüm. Ancak insanlar ördek yumurtasına çok fazla talep etmiyorlardı. Çocuk aklı ile bende ördek yumurtasının kötü, insanlara ben zorla bir şey satıyorum diye rahatsız oluyordum. Yine bir güvensizlik sorunu vardı. Aslında bu para ile yaşadığım bir sorundu. Bir seferinde ben yumurtayı satmıştım adam geri getirip bana bağırıp çağırmıştı. Buda bende rahatsızlık yarattı ondan sonra bir malzeme satmak istediğimde sattığım mal defolu adam vazgeçecek korkusu taşıyorum. İnsanlara bir malzeme satmak isterken kendi malzememden emin olamama duygusuna sahip oldum. Arabamı satarken ya da bilgisayarımı satarken hep bu duyguyu yaşıyordum.
Bu yeni sistemi bu konu üzerinde denedim. Sonuç gerçekten süperdi.
Olaya yeni gözle bakmaya başladığımda, ben öncelikle kendime ördek yumurtasının kötü olduğunu kabul izni veriyordum. Ördek yumurtasının kötü olduğunu kabul ettiğimde ise ondan sonra pazardaki tüm insanlara kendimi yargılama ve suçlama izni veriyordum. Ördek yumurtasının da normal bir yumurta olabileceğini onu da seven kişilerin olabileceğini, hatta diğer yumurtadan daha ucuza vererek alan insana maddi olarak fayda bile sağladığımı, açık açık ördek yumurtası sattığımı söylemenin doğru bir davranış biçimi olduğunu anlayamıyordum.
Ördek yumurtasını defolu algıladığım için alan adama beni yargılama, suçlama izni veriyordum. Çünkü benim elimdeki defolu malı alıp bana büyük iyilik yapıyordu. Adam bana iyilik yaptığı için o adam benim üzerimde her türlü tasarrufa sahipti. Bağırıp çağırabilirdi. Ben bütün bunları farkında olmadan basit bir düşünceden yola çıkarak yapıyordum.
Ördek yumurtası kötüdür. Kendime bu durumu kabullenme izni verdiğim için devamında tanımadığım birçok kişiye üç kuruş kazanacağım diye ne izinler veriyordum.
Çalışmayı yaptıkça birçok konuda izin vermiş olduğumu görüyordum. Verdiğim izinleri sildikçe yenisi aklıma geliyordu.
Yaptığım şey ise dik olarak bir sandalyede oturmak, dört sayıda derin nefes almak, bir süre tutmak, devamında gülümseyerek vermek ve bir süre nefessiz beklemek, bunları yaparken de önce silmek istediğim düşünceleri zihnimden 3 kez tekrarlamak devamında ise “özür dilerim, beni affet, seni seviyorum” cümlelerini tekrar etmekti.
Temizlik sonrasında ise aklıma gelen “ben değerliyim, ben kendimi olduğum gibi kabul ediyorum, ben kendimi seviyorum” gibi olumlu cümlelerinde ise “seni seviyorum, teşekkür ediyorum” cümlelerini tekrar etmek oldu.
Halis Şahiner